11 Eylül 2019 Çarşamba

Süper Lig 2019 - 2020 Sezonu Transferler ve Takımlara Bakış


GALATASARAY


- Şampiyon takım, kadrosuna 12 oyuncu ekler mi? Sıfıra yakın bir kulübeniz varsa ve az da olsa kullandıklarınızın kontratı bitiyorsa bu da olur. Ligi bitiren Onyekuru, Fernando, Badou, Diagne gibi parçalar Babel, Nzonzi, Seri, Lemina ve nihayet Falcao’yla değiştirildi.

- Fatih Terim artık kulübeye korkmadan bakabilir. Tabi TFF sahada olmasına izin verirse. Donk, Jimmy, Emre Mor, Taylan, Andone, Adem hatta Şener gibi isimler Kasım ayında yorucu bir Avrupa deplasmanı dönüşü iç sahada size istediğiniz konforu verebilir. Eren, Muğdat, Sinan, Semih’ten buralara gelmek.. 1 haftada Ortaçağ, 15 günde Yeniçağ, 1 ayda Fransız Devrimi’ne kadar gitti Galatasaray benchi.

- Yabancı kontenjanı dibine kadar kullanıldı ve bedeli Linnes ödedi. Formsuz Mariano ve Nagatomo’nun son kontrat yıllarına rağmen kurban yine bu Norveçli sessiz adam oldu. Sol bekte hiç mahcup etmeyen, sağ bekte de tempo verebilen Linnes bu yeni kurguda çok aranır. Mariano oyun kuruyordu da Ndiaye ve baskı yiyince dağılan Fernando varken mecburdu. Şimdi Marcao, Nzonzi, Seri, Lemina vs bunu yapacak adam çok ama tempolu bek yok. Ah Linnes, üzümlü kekim..

- Orta saha kurgusu ve Babel’in nasıl kullanılacağı Galatasaray’ın yolunu belirleyecek. Nzonzi, Lemina ve Seri birlikte oynarsa Belhanda, Babel, Feghouli üçlüsünden birine kulübe gözükecek. Bu adamları mümkün olduğunca birlikte kullanmanın yolu bek mecburiyetini azaltmaktan geçiyor. Stoper yedeği dışında kadro geniş, kadro zengin. “Para kazanmak değil parayı harcamak sanattır.” sözündeki gibi geniş kadro kurmaktan çok bu kadroyu verimli kullanmak sanattır.  O da Terim’in işi.

- Lig zor, yeni transferler iyi ama Muslera, Feghouli, Belhanda ve form tutacak Marcao – Luyindama temeli, takım zora düşerse yine yüzlerin çevrileceği ilk isimler olacak.

- Lige yavaş girse de şampiyonluk için hala en güçlü aday.

FENERBAHÇE


- Rahmetli Kayahan, “yolu sevgiden geçen herkesle bir gün buluşuruz” demişti. Fenerbahçe de yolu Süper Lig’den geçenlerle buluştuğu bir yaz geçirdi. Rodrigues, Muriqi, Emre, Altay, Deniz gibi isimler Süper Lig geçmişleriyle ilk 11’e monte edildi. Zanka ve Rami stopere alınırken Jailson da mont cebinde unutulan para gibi birden ortaya çıkıp yeni stoper oldu. Şimdi yanındaki kim olsun diye düşünülüyor. Futbol enteresan oyun.

- Orta sahada Gustavo’nun gelişi çok şeyi değiştirir. Yanal’ın devamlı tempo oyununu Emre yokken de yönlendirebilir ve gerektiğinde frene de basabilir. Ancak stoper veya sol bek değil, mümkün olduğunca orta sahada kullanılmalı. Alanya’da hayata dönen Ozan da mevcut formuyla hiç yedek oturacak gibi değil, Emre bu yıl düşünülenden fazla dinlenebilir. Daha Tolgay, Tolga, Zajc, Ekici vs. Seçmen listesi gibi orta saha.

-  Muriqi – Kruse bol üretim vaad eden bir ikili. Ancak Alman oyuncunun orta sahada pek takılmayıp mümkün olduğunca önde kullanılması gerek. Özellikle iç sahada çok kilit açar. Kenarlarda da Garry, Moses gibi atletlere ek olarak Deniz ve Ferdi de farklı opsiyonlar getiriyor.

- Savunma hattındaki geçiş dönemi ve sol bek eksiği, mevcut hücum gücüyle birleşince Fenerbahçe maçları bol gol vaat ediyor. Hazır İddaa da biraz gelişmişken bu yıl üst bahislerine epey para yatırılır.

- Galatasaray’a göre en büyük avantajları sadece ligde oynayacak olmaları. Her maça bütün enerjilerini ve motivasyonlarını verebilirler. Şampiyonluktan söz edilecekse başka çareleri yok.

BEŞİKTAŞ


- Beşiktaş’ta bir bahar temizliği havası yok mu? 4 yıllık Şenol Güneş döneminden sonra Abdulah Avcı’ya o büyük takım şansını sonunda verdiler. Quaresma, Medel gibi uyumsuzlar gitti ve 7 yeni yabancı alındı. Endirekt feda dönemi fena olmayan hamlelerle geçti. Stoperde Ruiz tam isabet. Vida’nın yanındaki boşluğu top yapabilen zeki bir stoperle kapattılar nihayet. Beklerde Douglas ve Rebocho iyi alternatifler. Gökhan’ın sakatlık, Caner’in formsuzluk ve ceza durumlarında artık elleri daha güçlü.

- Orta sahadaki en önemli hamle Elneny. Mısırlı oyuncu Arsenal standartlarında sırıtmış olabilir ama buralar için gayet uygun. Atiba’yı biraz gençleştirmiş oldular. Dorukhan satılmadı ve Oğuzhan da Avcı’nın pas oyununda yeniden doğabilir. Yoksa onun için geç olacak. Ljajic’in bonservisi alındı, kadroda birkaç maçı tek başına alabilecek bir yetenek her zaman iyidir.

- Beşiktaş’ın en büyük sorunu artık kangrene dönmüş kanatlardı ve oraya da neşter vuruldu. Quaresma dönemi kesin olarak kapanırken, Boyd – Nkoudou – Diaby üçlüsüyle burası baştan dizayn edildi. Eski yapıdan kalan son oyuncu Lens, ona da zeplin gibi kontratı engel oldu.

- Forvette Burak sık sakatlanıyor ve Güven’in yetersizliğine önlem olarak orada da oynayabilen Diaby alındı. Avcı’nın taktik oyununa bir an önce alışması lazım çünkü Rize maçı tamamen ön taraf yetersizliğinden alınamadı.

- Beşiktaş’ın adı şampiyonluk adayları arasında geçmiyordu ancak takım her maç daha iyi sinyaller veriyor. Karius - Ruiz – Vida – Elneny – Ljajic – Burak omurgası sağlıklı olduğunda sizi suyun üstünde tutar. Ama karaya kadar yüzüp yüzemeyeceklerini pozisyonları değerlendirme yüzdeleri ve savunma geçişleri belirleyecek. Kontralarda sorun yaşayabilecek bir savunması var bu takımın.

TRABZONSPOR


- Hiçbir beklentinin olmadığı bir sezonun ertesinde en önemli şampiyonluk adaylarından biri olarak görülmek kolay iş değildir. Ünal Karaman ve ekibi bunu başardı.

- Savunmada Hüseyin – Hosseini’ye alternatif olarak Campi – Ivanildo alındı ve bu ikililer rotasyona girmeye başladı.  Yine de Karaman’ın ilk tercihi geçen seneki tandemi olacak gibi gözüküyor. Beklerde 35’lik Pereira ve ofansif Novak hala alternatifsiz. Bu oyuncular kışın çok yıpranmış olacak, devre arası mutlaka takviye şart.

- 6 numaraya Mikel alındı ama onun futbol oynamaya şimdilik niyeti yok gibi. Karaman’ın verdiği hiçbir şansı kullanamadı. Onazi’nin de dönüşü uzayınca bütün yük Parmak – Sosa ikilisine kaldı, onların da ne kadar dayanacağı meçhul. Fenerbahçe maçında Doğan desteğe gelene kadar paramparça oldular. Yusuf’un gidişi saha içindeki bütünlüğü kırmış gibi duruyor.

- Önde Sturridge – Sörloth müthiş hamleler ve Nwakaeme kaldığı yerden devam ediyor. Ekuban’ın formunu da düşünürsek kafaların en rahat olduğu bölge burası. Abdülkadir’in sakatlığı büyük şanssızlık ancak onu bile bu isimlerden telafi edebilirler. Pereira veya Novak’ta bu şansları yok mesela. Avdijaj da Emre Mor’un Trabzon şubesi olarak hayata dönüş sınavında.

- Lig başlarken Galatasaray’la en güçlü aday olarak gözüküyorlardı ancak Yusuf’un gidişi, Abdülkadir’in sakatlığı ve oyundaki dağınıklık onları bir adım geriye atmış gibi gözüküyor. Bence bu bir avantaj, beklentiler ne kadar düşük olursa çıkış o kadar flaş olur. Şimdilik üçüncü veya dördüncü olurlar diyorum.

BAŞAKŞEHİR


“- Adama, kişiye, kişilere, gruplara, cemaatlere, vakıflara, derneklere hizmet işi bitti.”

- Yukarıdaki cümle aklıma nerden geldi bilmiyorum ama Başakşehir’de hala bir “adam”a maaş ödeniyor. Gerçi ücrette ‘2 milyon euro’cuk bir indirime gidilmiş ama neyse. Forma, arma aşkı başka bişey tabi.

- Abdullah Avcı’nın 4-6-0 ısrarıyla 8 puandan şampiyonluk veren Başakşehir tekrar underdog kimliğine döndü. Okan Buruk bu yeni dönem için mantıklı hamle ama yılları pas oyunuyla geçmiş bu grubu geçiş oyununa hemen geçirmek çok zor. 3 maçta 1 galibiyet, o da Gençlerbirliği deplasmanında son anda. Özellikle Fenerbahçe maçı, savunmadaki arızaları çok net gösterdi.

- Aslında bu takım fena bir yaz geçirmedi. Crivelli, Gulbrandsen, Skrtel, Berkay, Azubuike ve en son gelen Aleksic bu lig için gayet iyi hamleler. Stoperde soru işareti yaratan Ponck – Vieira ikilisine Skrtel eklendi ve Chedjou gönderildi. Yine de burası en üst seviye için yetersiz. Ha ama Epureanu tekrar futbol oynayabilir, sağlam döner o zaman başka. En büyük avantajları Visca, İrfan, Mahmut çekirdeği duruyor.

- Gidenlerde Mossoro, Mevlüt, Emre, Fedor, Serdar, Adebayor, Attamah, Soner, Napoleoni derken özellikle kulübeyi epey değiştirdiler. Avrupa Ligi temposu ligde kayıp olarak geri dönebilir ama ikinci yarı toparlamaları olası. Roma ve Gladbach’lı grup, adamı yıpratır. Bu yılı 5-8 bandında bitirmeleri kendilerini üzmez. Herkesin istediği senaryo içinse hala vakit var..

ALANYASPOR


- Bana göre transfer dönemini en iyi geçiren Anadolu takımı. Malatya’da Boutaib ve Sadık gidene kadar iyi iş çıkaran Erol Bulut, Sergen Yalçın’dan aldığı iyi yapıyı bir adım öteye taşımış gözüküyor. Ligde şu ana kadar 3’te 3 yapan tek takım ve bu tesadüf değil.

- Kaleye Marafona ve sağ beke Juanfran hamleleri gayet yerinde. Ön liberoda Ceyhun’un yanına Siopis hamlesiyle takım sertliği hatırı sayılır seviyede. Caulker – Welinton ikilisi zaten sağlamdı, şimdi yanları ve önleri de emniyette. Efecan – Papiss ve bence Anadolu MVP’si Junior Fernandes hattını korudukları gibi onları Bakasetas’la desteklediler. Yunan oyuncu forvet arkası olsa da Alanya’ya 4-4-2 oynama esnekliğini de veriyor.

- Kulübenizde Tzavellas, Musa, Salih, Djalma gibi isimleri oturtabiliyorsanız dersinizi iyi çalışmışsınız demektir. Alanya geçen sezon Avrupa’yı kıl payı kaçırdı ama bu yıl ilk 5’tekilerin en ufak tökezlemesinde orada olacaklar. Statları da kutu gibi, onlarla bu yıl deplasmanda oynamak epey yüz ekşitir.

YENİ MALATYASPOR


- Geçen yılın son Avrupa yolcusu için bu yaz transferde pek iyi geçmedi ama yine de Avrupa’da bir tur geçmeyi başardılar. Partizan’a da güçleri değil ama tecrübeleri yetmedi.

- Aleksic ve Adem ciddi kayıplar. Kenarlara Gökhan ve Fofana, savunmaya Sakıb, Hadebe, Özer ve orta sahaya Chaleeli, Acquah getirildi. Yine de Jahovic’e iyi bir alternatif bulamamaları, Mina – Hadebe arkasının boş olması onları sezon içinde zorlayacak.

- Sergen Yalçın Alanya’da çok iyi iş çıkardı ama oradaki malzeme daha dengeliydi. Bu takımın defansa öncelik verip kontra çıkması lazım ama Sergen Yalçın takımları top oynamayı da sever. Guilherme’nin yöneteceği ani akınlarda Bifouma, Fofana ve sağlıklı kalırsa Gökhan Töre bişeyler çıkarırsa çıkarır. Jahovic de tam bu takıma uygun forvet değil aslında ya neyse. Her şeye rağmen Acquah – Donald – Robin – Guilherme orta sahası ve hızlı kenarlarıyla kötü rüya görmeden sezonu bitirirler. 7-10 diyelim hadi.

ANTALYASPOR


- Geçen sene bu zamanlar düşmenin bir numaralı adayıyken imkansızı başardılar, az kalsın Avrupa’ya da gidiyorlardı. Bülent Korkmaz’lı Antalya, efsanevi bir sezonun ardından daha büyük bir meydan okumanın içinde. Lig bu sene çok daha zor ama Antalya hala çok zayıf.

- Belki de en önemli iki oyuncusu Mevlüt ve Doukara’yı kaybettiler, Leschuk – Mukariu’yla orayı doldurmaya çalıştılar. Yine üstün lig tecrübesiyle Aatıf ve Japonya’dan döndürülen Eren Albayrak da güzel eklemeler ama o kadar.

- Geçen sene ligin en fazla gol yiyen ikinci takımı (55) olmalarına rağmen savunmaya kaydadeğer bir hamle yapmamaları başlarını ağrıtacaktır. Mevlüt’ün şaşırtıcı skor katkısını yeni forvetlerden alamazlarsa bu sefer kurtaramazlar. Gerçi yine 3 maç 4 puanla başladılar ama kadrolar oturup rakibin zaaflarına vurmalar başlayınca Antalya için işler hiç kolay olmayacak. Zaten bu seneyi de kazasız geçerlerse Bülent Korkmaz heykeli için yer bakmaya başlasınlar.

KONYASPOR


- Coğrafya kaderdir, bu bir insan için de bir futbol takımı için de geçerlidir. Konyaspor, Aykut Kocaman yönetimindeyken temsil ettiği şehir kadar düz. Gram eğim, tümsek, çukur yok ama çok katı bir hız sınırı var. Aykut Kocaman’ın radarı da meşhur tabi.

- Lige 3 maç 3 beraberlikle girdiler. Yalnız biri teknik ekibe söylesin, 34 puan onları kümede tutmaz. 3 puanlı sisteme geçişle ilgili bir brifing iyi gider.

- Jahovic, Filipovic, Fofana ve Traore dikkat çeken kayıplar oldu. Yerlerine Miya, Shengelia, Anicic geldi ve Bajic geri döndü. Onun yeryüzünde Aykut Kocaman’ın en istediği forvet olduğuna eminim.

- Ali Turan’lı savunma, Jonsson’lu orta sahayla sıkıcı maçlara devam edecekler. Ama hücumda ekstra beceri koyamazlarsa o meşhur “doğru oyun” bir anda yamulabilir. Bajic 10-12 tane atarsa da onuncu sıra civarında takılırlar işte.

KAYSERİSPOR


- Kayseri bu yıl oldukça köklü bir değişime gitti. Geçen yılki savunma rotasyonundan Tiago Lopes, Sapunaru, Kana – Bıyık, Kucher gitti. Abdennour – Poulain ikilisi şimdilik ışık vermedi. Akhisar’dan gelen bir diğer Portekizli sağ bek Lopes de takım bütünlüğü sağlanırsa etkili olabilir. Yasir de Atila’ya alternatif geldi.

- Orta sahada Mensah’ın bonservisi tuzlu da olsa (3.6 milyon Euro) alındı. Geçen seneden Umut’la birlikte ön tarafta kalan tek oyuncu. Ankaragücü’nde izlediğimiz Dje Dje ve Heerenveen’den Riernstra orta sahanın yeni ikilisi. Yine de yaratıcılık gerektiği zamanlarda Mensah’ın bu ikiliden birinin yerine geçip ön tarafa Ntep’in girmesi düşünülebilir. 3 maçta 1 puan ve son maçtaki 3 kırmızıdan sonra Kayseri’de bişeyler değişecektir, değişmek zorunda.

- Sonunda Gyan ve Varela’yla vedalaştılar. Adebayor futbola tekrar dönebilirse yıllardır Gyan’dan alamadıkları katkıyı bekleyebilirler. Henrique’nin forvet arkasına geçişi, Ntep’in sahaya atılması ve Umut’un sadece Adebayor’un ikamesi olarak kullanılmasıyla daha efektif bir yapıya geçebilirler. Sahadaki toplam yeteneği artırmak zorundasınız.

- Bu kadroda iyi oyuncular var ancak yoğrulması, belli bir şekil verilmesi gerekiyor. Belki milli ara onlara yardımcı olmuştur. Düşeceklerini sanmam ama çok yukarısı da olmaz gibi duruyor.

RİZESPOR


- Okan Buruk’un geçen yıl ikinci yarı şaha kaldırdığı takımın omurgası büyük oranda değişti. Muriqi Fenerbahçe’ye giderken yerine alınan El Kabir’in fibulası kırıldı ve öne Samudio geçti. Scepovic de onun alternatifi. Kiralık sözleşmesi biten Awaziem geri dönerken yerine PAOK’tan Chatziisaias alındı. Rize’nin ismi zor yazılan oyuncu transferleri sürüyor.

- Azubuike – Musa yerine Attamah – Vetrih ikilisi kuruldu, alternatifleri de Caen’den gelen Diomande. Önlerinde yine Boldrin olacak, bonservisi Kayseri’den alındı. Bu lig için iyi 10 numara. Kenarlarda Aatıf gitmişken Aminu’yla yeniden anlaşılması ve Zulte’den De Pauw iyi hamleler. Belçikalı kanat oyuncusu geçen sezon 4 gol 8 asist yapmıştı, bu yıl da üç maçta iki asistle başladı. Samudio’yu forvete atma şansı, kenar oyuncularının katkısına bağlı.

- İsmail Kartal, geçen sezon Ankaragücü’nde kısıtlı malzemeyle iyi sınav vermişti. Bu yıl da güç kaybeden Rize’de başarılı olmaya çalışacak. 3 maçta 7 puanla lige beklenenin çok üstünde girdiler. Takımların henüz oturmadığı sezon başında alınan ekstra puanlar, sonda çok değerli olabiliyor. Yine de kadro olarak kendilerinden çok daha iyi takımlar var, işleri kolay olmayacak. Dipten çıkmak her zaman geçen seneki kadar kolay olmaz, oraya düşmemek lazım.

SİVASSPOR


- Rıza Çalımbay bir kez daha Sivas’ta. Bu yılın devamlı transfere ihtiyacı olan ve basit goller yiyen takımı belli. Şaka bir yana, Çalımbay mevcut kadroyla iyi işler yapabilir.

- Kalede Rochet’i Troyes’dan Samassa’yla değiştiren Sivas’ta Douglas ayrılıp Beşiktaş’a gitti. Bjarsmyr – Braz ikilisinin yerine Akhisar’dan Caner ve Ümraniye’den Appindangoye alındı. Paul Papp ve Fatih Aksoy da rotasyonu tamamlıyor. Sağ bekte Goiano ve alternatifi Barış Yardımcı, sol bekler geçen seneki Ziya – Uğur ikilisi. Nitelik ve nicelik olarak uçup kaçmaz ama çok da kötü değil bu ekip. Yalnız Appindangoye’nin lige biraz daha uyum sağlaması lazım.

- Çalımbay’ın son Gazişehir maçındaki ilk 11’inin 7’si Türk; bunların da dördü orta sahaydı. Lige müthiş giren Mert Hakan’ın sağında ve solunda Emre Kılınç’la Erdoğan’ı görüyoruz. Tempolu, dinamik ve kontraya çok yatkın bir yapı. İlk hafta 3-0’lık Beşiktaş maçında da bunu gördük. Ön liberoda Gijon’dan gelen Cofie ilk 11’e yerleşirken, ofansif yöndeki hamleler Fernando ve 19’luk Djerlek şu an kenardan geliyor. Transfer dönemi biterken gelen Razack Traore de form tutarsa fena katkı vermez. Rybalka ve Hakan Arslan da zaten hep hazır.

- İleride Muhammet Demir’den boşalan yere Yatabare geldi ve Sivas’ın da artık gol atamayan bir forveti var. Ligde anlam veremediğim ısrarlardan biri, bu adama kontrat verilmesi. Kone artık yedek forvet ve Hugo Vieira bu yıl tek bir dakika bile almadı. Oradaki kısırlığı aşmak için sahiden transfer lazım. Şu ana kadarki 5 golün hepsinde farklı isimler var. Asistler de aynı şekilde. Böyle giderse Sivas’a bu kış komünizm gelecek. Eh başka da çare yok bu malzemeyle.

- Bu takım çok koşar, kapandığı herkese zorluk çıkarır ama üretim soru işareti. Beşiktaş galibiyetinden sonra 2 maçta 1 puan geldi. Bu hafta deplasmanda Başakşehir’i yenseler şaşırmam ama kendi klasmanlarındaki takımlara karşı ne yapacakları önemli.

ANKARAGÜCÜ


- Transfer yasağı yüzünden bu yaz yeni oyuncu gelmedi. Geçen sene devre arası gelenler olmasa durum çok korkunç bir yere gidecekmiş cidden. Neyse gelen giden az olunca yazması da kolay.

- Ülkenin en yetenekli kalecilerinden Altay’ı Fenerbahçe’ye verdiler ve orası Korcan’a kaldı. Savunmada Kitsiou’nun bonservisini aldılar, tek para harcanan oyuncu da o oldu. Yalnız Pazdan’ı elde tutabilmeleri muazzam oldu, şu şartlarda kadroda olmasına şaşılacak bir stoper.

- Sedat Ağçay hala ilk 11 çıkıyor. Ankaragücü’nün durumu bu cümleyle özetlenebilir aslında. Geçen sene Boyd – Orgill ortaklığıyla ligde kaldıktan sonra Boyd Beşiktaş’a gitti. Orgill şimdi Aydın Karabulut ve İlhan Parlak’la imkansızı deneyecek. Sezona da 3 maçta 5 puanla acayip girdiler ama nefeslerinin en sona yeteceğini sanmam.

KASIMPAŞA


- Kasımpaşa geçen sezon ilk yarı şampiyonluk lafları ederken sezon sonu az kalsın düşüyordu. Hatta Bursa biraz kıpırdasa yetecekti ama olmadı. Anlaşılan şanslarını bu sene daha güçlü denemek istiyorlar çünkü kurulan kadro onu işaret ediyor. Kasımpaşa cidden düşebilir.

- Geçen seneki kadroda futbolcuya en çok benzeyen isim Trezeguet, Aston Villa’ya 10 milyon euro’ya gitti. Udinese’ye dönen Scuffet’nin yerine Akhisar’dan Fatih as kaleci olarak geldi. Hafez’li, Veysel’li müthiş(!) savunma da duruyor. Oraya Jorge Fernandes geldi ama yedek.

- 26 yaşında, Senegalli, Juventus görmüş ve Avrupa dışından gelen forvet.. Yeni Diagne için resmen kriterleri tek tek seçmiş gibiler. Mame Thiam ne yapar bilinmez ama sonu Diagne gibi olmasın yeter. Neyse ki Galatasaray’da artık forvet var. Pektemek de oraya yapılan başka bir ekleme. Kendini gösterebileceği enteresan bir ortam seziyorum. 

- Ortada geçen sene düşen Bursa’dan Aytaç, kenarda Yusuf derken ekibe bir de Quaresma katıldı. İnsanın iki eli kanda olsa açıp izler Kasımpaşa maçlarını. Bu oyuncu grubundan her şey çıkabilir, hepsi de izlenir. Genelde takım için olumsuz şeyler çıkar ama olsun. En son içerde Ankaragücü’ne kaybettiler, bu sene böyle manzaraları çok görebiliriz. İlk 3 maç 1 puan, sanırım artık o sene bu sene.

GÖZTEPE


- Göztepe geçen sezon 10 Mart – 20 Nisan arası 5 maçta gol bile atamadı ve o periyot yüzünden az kalsın küme düşüyordu. Bu sene ilk 3 maçta da henüz gol atamadılar. Yaz başlar başlamaz o vasat, üretmeyen ön tarafın değişmesi lazımdı ama bunu yapmadılar, son gün Başakşehir’in kullanmadığı isimlere kaldılar.

- Jerome’yi Eren’le değiştirmek şu yapıda bir şey ifade etmez, etmedi de. Onu Napoleoni’yle çift forvet oynatmak bir seçenek olabilir. Sert ama yetenek tavanı düşük orta sahaya yapılan Soner ve Mossoro eklemeleri, bu yıl için ağrı kesici olabilir çünkü Mossoro 36 yaşında ve Soner de kiralık. Yine de hiç yoktan iyidir.

- Defansta Schwechlen Erzurum’dan döndü, Atınç Nukan ve Anderlecht’ten Sanneh kiralandı. En azından burada derinlik yakalandı.

- Diğer takımların aksine Göztepe’nin çok temel ve öncelikli bir hedefi var; gol atmak. Bu takımın bir an önce skor yapmaya başlaması lazım. Geçen yıl şampiyonluk yarışında olduğu gibi küme hattında da benzersizdi ve aynı şanslar bir daha gelmez. Yeni statlarında baskılı atmosferle tempoyu yükseltip iç saha puanlarına oynayabilirler. Deplasmanda zaten istedikleri boş alanları bulacaklar.

- Mevcut halleriyle düşmenin en büyük adaylarından biri.

GENÇLERBİRLİĞİ


- Ligin eskisi, bir yıllık aradan sonra geri döndü. Bir daha düşmemek için yazı iyi geçirmeleri gerekiyordu, fena işler yapmadılar. Çok da uçup kaçmadılar. Tam Gençlerbirliği gibi bir yaz oldu.

- Kaleye Rennes’den Diallo gelirken Mert Çetin’i Roma’ya gönderip Avrupa’daki stoper sayımıza bir ilave daha yaptılar. Buraya Trabzon’da vasatı aşamayan Zargo Toure, Sivas’tan Bjarsmyr ve Feirense’den Flavio geldi. Sol bek St. Etienne’den Polomat olurken sağ bekte Ahmet Oğuz’un refakatçisi Erdem Özgenç oldu. Lig için vasat bir hat, 3 maçta 0 puan da bunun göstergesi.

- Orta sahaya Hatay’dan 28 yaşındaki Diallo alınınca işin rengi biraz belli oldu. Alt ligin seviyesi tamam ama burada yetersiz kalabilir. Maritimo’dan kiralanan Baiano, Yasin Pehlivan ve 35’lik Sessegnon burayı tamamlıyor. Rotasyonda da genç oyuncular var ama işte, sadece varlar.

- Öne Montpellier’den Sio’yu almak büyük iş ama etrafı yetersiz. Alanya’dan hatırladığımız Candeias, Rangers’tan getirildi. Ön hattı tamamlayan adamın Stancu olduğunu söylersek yeterince fikir verir diye düşünüyorum. Alkmaar’dan gelen Seuntjens de şu ana kadar sadece 45 dakika oynadı. Fulham’dan kiralanan Ayite’yi hızlıca adapte etmeyi deneyebilirler çünkü ufaktan yangın çıkmaya başladı.

- Kültürü, köklü geçmişi olsa da Gençlerbirliği’nin bu seneki ilk hedefi düşmemek olur. Bunun için de Sessegnon – Sio ikilisinin ayağına bakacaklar. Ligde kalırlarsa büyük iş.

DENİZLİSPOR


- Lige çıkıp iyi hamleler yapan takımların hastasıyız. Kadroyu değiştirmek gerekiyor ama çok oyuncu alırken doğruları seçmek daha da zor. Denizli bu yaz bunu iyi kotardı.

- Yıllardır alt ligde oynadıktan sonra Denizli’yle lige çıkan Stachowiak bu yıl da kalede. İlk doğru hamle bu oldu. Savunmaya Kayseri’den gelen Lopes ve Sapunaru da ligi ciğerine kadar bilen adamlar, etkileri hemen görüldü. Sol bekte Belenenses’ten gelen Bergdich de güçlü, dengeli bir oyuncu. Oğuz Yılmaz’la birlikte burası iyi gözüküyor; Mustafa Yumlu girmediği sürece. İlk 3 maçta gol yemediler.

- Orta sahada Palermo’dan gelen Murawski mücadele anlamında iyi eklemeydi ama yanında Zeki Yavru oynuyordu. Oraya da son gün Alanya’dan Sackey gelince defans önündeki duvar tamamlandı. Ligin en çok top çalan orta sahalarından biri olur Denizli. Kenarlara Reading’ten yer uçağı Modou Barrow ve geçen sezon Ankaragücü’nde oynayan Hadi Sacko eklemeleri tam isabet. Geçen seneden devam eden Aissati ve Recep Niyaz’la birlikte kaleye çabucak gidebilirler. Bir de Olcay var işte öylesine.

- Hugo Rodallega.. Ligde kalmak istiyorsanız iyi bir forvetiniz olmak zorunda. Denizli de ilk iş Kolombiyalı’ya gitti ve biraz da yüksek bir ücretle takıma kattı. Ama böyle bir hamle kesinlikle gerekiyordu, karşılığını da ilk 3 haftada aldılar. Rodallega iyi bir futbolcu olduğu kadar tecrübeli bir lider, onun bu yönünden de çok faydalanacaklar. Alternatif olarak da Guimaraes’ten bir başka Kolombiyalı Estupinan geldi. 22 yaşındaki genç forvet de vatandaşını hem yedekleyip hem de onunla gelişmeye çalışacak.

- Denizli’nin çok geniş bir kadrosu yok ama doğru seçilmiş oyuncuları ve Yücel İldiz’i var. Düşük bütçeli takımlara eli yüzü düzgün oynatan hocalar her zaman saygıyı hak eder. İldiz önderliğinde, büyük sakatlıklar da yaşanmazsa bu kadroyla ligi ilk 10’da bitirirler.

GAZİŞEHİR


- Süper Lig’de yabancı hocanın çalıştığı tek takıma hoşgeldiniz. Gerçi Sumudica biraz ‘değişik’ biri ama olsun, gelen oyuncularla mayayı tutturursa enteresan bir takım çıkacak ortaya.

 - Üçlü savunma, yıllardır birlikte oynayan oyuncular için bile zaman alırken Sumudica yeni kurulan kadroyla direkt üçlü başladı. Fenerbahçe maçındaki tablo facia olsa da sonraki 2 maçta 4 puan gayet iyi. Bu düzeni oturtabilirse ligde çok takıma ters gelir, üçlü savunma hala umacı olarak görülüyor burda.

- Transferde fena işler yapmadılar. Tabi ki çok oyuncu geldi, hepsini yazmayacağım ancak dikkat çeken isimler var. Shakhtar’dan gelen forvet Kayode en öne çıkan isim. Tam Anadolu takımı forveti, işler normal seyrinde giderse İstanbul’a transfer haberlerini görürüz. Alaves’ten Twumasi’yi, Galatasaray’ın Astana maçlarında izlemiştik. Yavaş savunmalara cezayı rahat kesecek bir isim. Başakşehir’den Muhammet, Akhisar’dan Güray ve Galatasaray’dan Muğdat da yerli alternatifler. Burası lig için yeterli gözüküyor.

- Orta sahada Dinamo Moskova’dan Tetteh ve Lens’ten gelen Diarra sert bir ikili vaat ediyor. Frosinone’den Chibsah da buraya yapılan başka bir hamle oldu. Sağ tarafa yapılan Pawlowski hamlesi üçlü savunmaya dönünce biraz taca çıkmış gibi gözüküyor ama sezon içinde ondan da faydalanmak zorundalar. Polonyalı oyuncu fena skor katkısı yapmıyor.

- Üçlü savunmada Trabzon’a geleceği yazılırken Chelsea’ya giden Djilobodji, Betis’ten Rumen Tosca ve Kayseri’den Kana – Bıyık var. Ancak bu üçlünün arkasının boş olması, Sumudica’yı dörtlüye dönüş yaptırıp birini alternatif olarak kullanmaya itebilir. Sol bekte Steaua’dan Morais, sağda bir başka Polonyalı Olkowski var ama o da vatandaşı Pawlowski gibi yedeğe düşmüş durumda. Kalede Zenit’ten gelen Lodygin’i henüz göremedik, birkaç haftaya kadar Günay’ı kesebilirse takıma ciddi katkısı olur. Lodygin – Djilobodji ikilisinin son yıllarda çok az maç oynadığını düşünürsek, kendilerine gelmeleri için biraz zamana ihtiyaçları var.

- Gazişehir az bir bütçeyle fena iş çıkarmadan bir oyuncu grubu oluşturdu. Sumudica buradan bir takım çıkarırsa ligde rahatlıkla takılırlar, ön tarafları çoğu takımdan daha kaliteli.

6 Eylül 2019 Cuma

Cephe Zihniyetli Federasyon


          1970’lerde Türkiye, bayrak açıp yükselmesine rağmen tek başına iktidarı kıl payı kaybeden sol bir dalgayla çalkalanıyordu. Ecevit’in başını çektiği bu dalgayı durdurabilmek için dönemin meclisteki sağ partileri[1] birleşip “Milliyetçi Cephe” isimli iki hükümet kurmuştu. Bu hükümetlerin öncelikli gündemi ise ülkede yükselen anarşi, yoksulluk ve ambargo krizi değildi. Tek dert, Ecevit’in yükselttiği ‘sol’u dizginlemekti. Nitekim sonrasında ülkeyi 12 Eylül 1980’e götüren katliamlar, cinayetler, krizler peşi sıra gelmiş ve sonra Türkiye için hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı.
       
         1 Haziran 2019 günü TFF Başkanlığı’na seçilen Nihat Özdemir ekibinin de benzer bir yolda gittiğini görmek mümkün. İktidarın en gözde işadamlarından biri olan ve seçime tek aday giren Özdemir TFF’si, 5 Eylül akşamı 19:05’te açıklanan cezalarla birlikte son iki yılın şampiyonu Galatasaray’la ilişkileri tamamen kopardı. Ülkede adalete güvenin tamamen bittiği, artık İstanbul’a kayyum söylentilerinin dolaştığı bir zamanda insanların deşarj olup adalet beklentisini karşılayabilecekleri tek mecra olan futbolun böyle yanlı bir yönetimle devam etmesi mümkün değildir.
         
         “Silahım olsa hakemi vururdum.” diyen bir kulüp başkanının 11 gün hak mahrumiyeti aldığı, “Kurgu var.”, “TFF’ye verdiğimiz süre doldu.” gibi tehdit ve töhmet dolu açıklamalara ihtar bile verilmeyen bir ortamda Terim’in “profesyonel kötülük” lafına 4 maç ceza verenlerin adalet anlayışı artık herkesin malumu. Aynı maçta kafası yarılan kondisyoner Emre Kocadağ’dan ise bahseden bile yok. Bir kulübü tamamen ötekileştirmeye yönelik bu “cephe mantığı” ile futbol idare edilemez ve tansiyon eylül başında bu kadar yükselmişken ligin sonunun nasıl geleceği çok büyük bir soru işareti olur.
          
         Bir kulübün eski asbaşkanı olan ve kritik görevlerde, açıklamalarda bulunan Nihat Özdemir TFF’sinin adil olmadığı algısı artık büyük bir kitlenin zihnine mıh gibi çakılmış durumda. 2012 Süper Final’den sonra canlı yayında Galatasaray’a ateş püsküren[2] bir zihniyetin gücü ele geçirince adil olması zaten beklenmiyordu. Son gelişmelerle bu durum daha da pekişmiş oldu.
      
         Özdemir federasyonunun ilk icraati olan “iki hakemin kızağa çekilmesi” aslında bugünlerin işaret fişeğiydi. Hakemler açısından korkunç geçen sezonun acısını iki hakeme yükleyip, “Galatasaray lehine hata yaparsanız biterseniz, aleyhine yaparsanız oyna devam” düşüncesi kitlelerin gözü önünde empoze edildi. Yoksa Serkan Çınar, Bülent Yıldırım kötüydü de Özkahya, Palabıyık, Aydınus, Göçek gibiler çok mu iyiydi? Amaç belli, niyetler bariz ve Özdemir’in sahnede gözüktüğü, Koç – Gümüşdağ – Orman konsorsiyumunun perde arkasından işlere müdahil olduğu algısı sosyal medyadan ve sokaktaki insandan rahatlıkla okunabilir.
        
         Fikret Orman yeniden Kulüpler Birliği başkanı seçilince toplantıya Galatasaray’ı temsilen giden Yusuf Günay’ın 'korsan bildiriyi geri çekin' isteğinin reddi de bu ittifak algısını güçlendiren başka bir unsur. Buradaki esas arayış adalet değil, bir kulüp aleyhindeki hata musluklarının ardına kadar açılmasıdır. Eh bu çabalara çok da şaşırmamak lazım. Büyük kulüplerden birinin başkanına tribünler “paralar nerde?” diye hesap sorarken öteki de küme düşmekten bitime 3 hafta kala kurtulmuş bir enkazın müsebbibleri idi. Kendi başarısızlığını unutturmak için rakiplere saldırmak, yıllardır ülke siyasi ikliminde de gördüğümüz bir durum. Terim’in tazminatını gündeme getirmek de buna dahildi.
      
         Bakalım TFF, Terim’e verdiği 4 maç cezadaki standardını sezon boyu koruyabilecek mi yoksa bu da “kişiye, kuruma özel adalet”in nadide örneklerinden biri olarak tarihe mi geçecek.
      
         Bu gelişmelerden sonra 14 Kasım’da TT Arena’da oynanacak İzlanda maçının başka bir stadyuma alınması mantıklı olacaktır. Milli Takım’daki adam tayfanın temizlenmesinden sonra toplumla yeniden kurulan bağları, Nihat Özdemir ve Şenol Güneş’in karar verici olduğu TFF’nin tahrip edeceği bir gerçek. Çoğunluğunu Galatasaray taraftarının oluşturacağı o kalabalığın en ufak bir protestosu bile dallandırıp budaklandırılarak anlatılacak, yine ortalık yangın yerine çevrilecektir.
    
         Son olarak, TFF’nin açıklamasını 19:05’te yapmasını Galatasaray’ın tezgahı olarak gören şizofreni de hayret ve dehşet verici boyutta. Cezayı alan taraf belli ama mağdur olan başka taraf. Bu algıyı kaşıyan gazeteci görünümlü amigolara da 6222’den gerekli yaptırımlar uygulanmadıkça bu ateşe odun taşımaya devam edecekler.




[1] Birinci Milliyetçi Cephe hükümetinde 4 parti yer alırken ikinci teşebbüste Cumhuriyetçi Güven Partisi yer almamaktadır. Demirel – Türkeş – Erbakan üçlüsü bu hükümeti kurmuştur.

3 Eylül 2019 Salı

Galatasaray'daki Büyük Değişim


             


                                                  Galatasaray'ın Lokomotiv deplasman kadrosu

            28 Kasım 2018..
       
            Galatasaray kadro zaafiyeti, olaylı Fenerbahçe maçının hasarı ve Ay’dan bile görülebilen fiziksel yetersizlikle Lokomotiv deplasmanında yukarıdaki kadroyla 2-0’lık çok net bir mağlubiyet aldı. Fatih Terim’in maç sonu sözleri ise mevcut kadrodan duyduğu memnuniyetsizliği belirtirken Galatasaray’ın o sezonun ikinci yarısını farklı bir lig gibi göreceğine işaretti.

               “Taraftarımız Ocak ve Temmuz’da bize müsaade edecek. Biz her şeyin farkındayız.”

            Nitekim 2019 kışına girildiğinde herkesin beklediği forvet transferinin aksine önce arınma protokolü devreye alındı. Eren Derdiyok ve Serdar Aziz “çalışma prensiplerine uymadıkları” gerekçesiyle kadro dışı kaldı. Eylül’deki yeni kontratının ardından paraşütsüz düşen Rodrigues Arabistan yolcusu oldu. Esas gümbürtüyü koparan gelişme ise sadece 3 ayda büyük sıçrama kaydeden Ozan Kabak’ın, biraz da hocaya rağmen gibi görünen Stuttgart’a satılması oldu. Forvetsizliğin üstüne gelen bu hamleler yönetimi büyük baskı altına almışken önce stoper transferleri geldi ve bir anda Marcao – Luyindama tandemi hayatımıza girdi. Arkasından Alan, Pato derken son gün Diagne ve Kostas hamleleriyle forvete de 15 milyon euro’luk pansuman yapıldı.
           
             Çoğu kişinin aksine Terim, savunmadaki arızaların farkındaydı ve ilk yarı 21 gol yiyen savunmaya yapılan riskli aşı tuttu. Marcao – Luyindama tandemi, ikinci yarı 16 haftada sadece 11 gole izin verdi. Devre arası yapılan Bartali hamlesiyle takımın fiziği de artınca total savunma da bundan payını aldı. Sonunda da Galatasaray başta Feghouli, Muslera ve Onyekuru olmak üzere kadronun yükselmesiyle 22. şampiyonluğunu elde etti. Ancak asıl iş şimdi başlıyordu. Ocak’tan sonra bir de Temmuz için izin istenmişti. Tudor’un takımından tamamen çıkıp Terim’in takımına geçmek için esas iş şimdi başlıyordu. Çok geçmeden Ocak’taki harekatın fragman olduğu, esas filmin yaz sıcağında çekileceği anlaşıldı.

              Şampiyon kadroya 13 yeni oyuncu almak[1] çok sık görülen bir durum değildir. FFP nedeniyle kiralık oyuncu formülüne yönelme, onların sezon sonundaki gidişleriyle birlikte alınan oyuncu sayısını doğal olarak artırıyor. Badou Ndiaye, Onyekuru ve Semih esas kulüplerine dönerken kontratları biten Eren, Muğdat ve Sinan serbest kaldı. Bu üç oyuncunun 2018 yaz transfer dönemi bittiğinde kadronun hücum hattını oluşturduğu düşünülürse, değişimin boyutu daha iyi anlaşılabilir.
            
               2017 – 19 arası kulübeden oyuncu getirmekte çok zorlanan Galatasaray, öncelikle burayı halletme yoluna gitti. Biten kontratlar çoğunlukla kulübeden olunca, oradan boşalan yerlere Okan, Şener, Adem, Jimmy, Emre Mor ve Taylan hamleleri yapıldı. Ligde ve kupada rahatlıkla kullanılabilecek bu altı yerli futbolcu, pasaport zorunluluğu konusunda son yıllarda pek sahip olmadığı bir rahatlığı Terim’e verecek. Bu mali şartlarla zaten Cengiz, Çağlar, Cenk, Merih vs getiremezsiniz. Yine Nijeryalı genç stoper Ozornwafor da yatırım olarak gelip Almeria’ya kiralandı.
             
               Diagne’nin korku – gerilim türüne dönen gidişi transferin son günlerine kalsa da Mitroglou’yla ikisinden boşalan yerlere Falcao & Andone getirildi. Yaklaşık 50 günlük bir maratonun ardından kuaför, iç mimar, Muslera, Valderrama ve pek çok kişiyi kapsayan serüvenle Falcao yeni 9 numara oldu. Diagne’den sonra el arabasını verip Rolls Royce almak gibi bir şey. Andone de gerektiğinde 4 – 4 – 2‘ye dönebileceğiniz, ileride pis işleri yapıp bu seviyelerde çift haneli gol rakamlarına da ulaşabilecek bir forvet. Diagne yerine gelse bile kimse itiraz etmezdi ancak Falcao’nun yanına/arkasına gelince işin etkisi daha da büyüyor. Ayrıca sol ön ve forvet için ciddi aday Ryan Babel de kadrodaki en hazır transfer olarak göze çarpıyor. Şu ana kadar 3 maçta 2 golle sezon başının en iyi ismi.
            
                 En dramatik değişim ise orta sahada yapıldı ve burada adeta bir rejim değişikliği oldu. Tudor oyunundan Terim oyununa geçişi bir türlü yapamayan Fernando, Sevilla’ya gitti. Bunun akabinde yapılan Seri hamlesi, durgun giden transfer dönemini ciddi anlamda hareketlendirirken arkasından yapılan iki ekleme Seri’yi bile gölgede bıraktı. Fernando’nun yerine Roma’dan Nzonzi gelirken herkes orta sahanın Nzonzi – Seri – Belhanda olacağına emindi. Ancak son gün Lemina da buraya eklenince Galatasaray için son yılların en lüks orta saha rotasyonu oluştu. Seri’nin formsuzluğu ve kırmızı kart cezasından dönüşü hiç kolay olmayacak. Gittiğinde alternatifleri Ömer Bayram ve Selçuk iken, döndüğünde Lemina ve Taylan’ı bulacak. Transfer döneminde kırmızı kart görmemek lazım.
             
                  Bu yazı yazılırken lisans için kadrodaki 15 yabancıdan Linnes’in feda edilmesi gündemdeydi. İlerleyen günlerde bu yeni transferlerden neler beklendiğini, sahada verebileceklerini de ayrıntılı değerlendireceğiz. Yine de Luyindama’nın bonservisini alan, Nzonzi’yi 2 yıllığına kiralayan, Falcao’yu bonservissiz getiren, FFP konusunda sepetteki yumurtaları kırmadan yolu bitiren Mustafa Cengiz ve ekibini tebrik etmek gerekiyor.




              


NOT : Tablolarda yeşil renkli oyuncular bonservisli, sarı renkli oyuncular kiralık geliş/gidişleri belirtir. Kırmızı renkli oyuncular esas kulüplerine dönmüştür.



[1] Ozornwafor alındı ve kiralandı, Luyindama'nın bonservisi alındı.




6 Mayıs 2019 Pazartesi

Süper Lig 31. Hafta Notları


      Çok fazla anlam çıkarılabilecek bir fotoğraf bu. Geçmişe gitmeyeceğim ancak bu olsa olsa kendine güvenmenin, kazanacağına inanmanın tebessümüdür. Şenol Güneş'ten bunu görmedik, çıkardığı takıma tebessüm eden de olmadı; Terim hariç.

"Bir şeyin arkasında durmazsan, önüne gelen her şeyin arkasından gidersin."

- Şenol Güneş, kendisini yarışa sokan planın arkasında duramadı ve kaybetti. İkinci devrenin en akışkan hattı Ljajic - Burak'ı kendi elleriyle parçaladı ve takımın bütün ezberi gitti. Aslında Beşiktaş'ın güçlü bir ezberi yoktu, iki oyuncunun önderliğinde öyle veya böyle forma girmiş bir omurgası vardı. Necip o omurganın tam ortasına girince bütün yapı bozuldu. Dorukhan ve Ljajic bütün dengesini kaybetti, Burak da Luyindama - Marcao tandeminde eridi.

- %70 ve %53. Bunlar Kevin Durant'in play-off'taki ikilik ve üçlük yüzdeleri değil; Necip ve Dorukhan'ın maçtaki pas isabet oranları. Bu şekilde Telekom'dan galip çıkmayı size düşündüren her neyse ondan vazgeçmek mantıklı olur. Üstünüzde stres yok, yakalanan bir ritim var ve rakibi tehdit edebilecekken kendi düzeninizi yok ediyorsunuz. Savaş zaten kumandanın kafasında kaybedilmiş.

- Fernando - Donk - Belhanda.. 2018 Galatasaray'ından bolca pasaj gördük. Garry yerine Henry skor yaptı, Diagne Gomis gibi rakibi çok yordu; o da nerdeyse penaltı alıyordu. Fernando da aynı kaleye yine 8 numaradan golünü attı. Stoper tandemi de geçen seneye göre daha güvenli olunca, bir pozisyon dışında problem yaşanmadı. Hiç fena değil.

- Galatasaray'ın derbilerde 2-0'ı bulunca skoru artıramamak gibi bir sorunu var. Fener'e ilk yarı yakalandılar, bu maçta da Beşiktaş normal düzenine dönünce tek net pozisyonlu bir baskı yediler. Yazın personel değişimi yapılırken bu da düşünülecektir sanırım. İyi bir kontra takımı ama bağlantılarda hala sorun var.

- Şampiyonluk yarışı iki takıma düştü gibi. Beşiktaş'ın kafaca düşmemesi lazım çünkü Galatasaray duble yaparsa üçüncü takım Avrupa'ya elemesiz gidecek. Bu da daha fazla tatil ve daha rahat bir kadro planlaması demek. Bir sezona daha erken başlamaları kötü olur.

- Marcao ve Luyindama'yı bulan, eşleştiren ve plana dahil eden her kimse transferi o yapsın. İlk yarı 21 gol yiyen takım, ikinci yarı 8 gol yedi. Kusursuzlar.



SİVAS - BAŞAKŞEHİR


 

- Puan kayıpları sanırım Mossoro'ya kesilmiş, onun yerine Soner başladı ve kadro onun dışında aynıydı. 30 haftada 45 gol atabilmiş takımın kuraklığını sadece Soner çözecekse keşke daha önce oynasaydı. Neyse ki sorunun kökü daha derin, bir sürpriz olmadı.

- Visca'nın bile yüzü düşmüş, takımda ayaklar gitmiyor. Belli imtiyazlar, imkanlar ve algılarla haftaları götürürsünüz ama sonunu getirmek için özel şeyler lazım. Kimisi buna tarih diyor, kimisi kültür. Salt saha içi bakarsak artık herkesçe çözülmüş olan "at Visca'ya" taktiği de tutmuyor. Neyse çözümü bulacak kimyager düşünsün, ben sözelciyim.  

- İlk yarı Bajic'le iyi kötü bir denge bulmuş takıma Robinho hamlesi hiç iyi sonuç vermedi ama Avcı vazgeçmiyor. Ankaragücü maçında gelecek bir kayıp daha sezon bitirir çünkü Telekom'dan o ruh haliyle çıkamazlar. Beşiktaş maçından da sert bir atmosfer olacak orda.

- Sivas haftalardır boş viteste takılıyor ama aşağılarda kazanılan her puan, onları ateşe biraz daha çekiyor. Mevcut formuyla 37'lerden (Ankaragücü, Kayseri, Fenerbahçe) düşme tehlikesini en çok yaşayacak takım onlar. Son hafta şampiyonluk peşindeki Galatasaray'a, küme düşmemek için yakalanmak istemezdim. 


KASIMPAŞA - FENERBAHÇE


- Fenerbahçe, ligde Eylül'den beri deplasmanda ilk kez maç kazandı. Kasımpaşa'yla ilk yarı oynasalar bu istatistikle lig bitebilirdi çünkü ikinci yarıda Kasımpaşa diye bir takım yok. Sezonu kafaca en erken bitiren takım, Trezeguet de gidince bu kadroyu ciddi anlamda değiştiremezlerse seneye düşmeleri beni şaşırtmaz. 

- Ersun Yanal bu maça Jailson - Topal'la çıkınca şaşırttı ama Kasımpaşa sahada öylesine takılınca bu hiç sırıtmadı. Isla hücum beki oldu, Eljif sahiden 10 numaraydı ve istedikleri her an gol atabilecek gibiydiler. Tabii bu bir illüzyon, aldanmamak lazım.


KISA KISA

- Trabzon, üçüncülüğü kovalamaya devam ediyor. Beşiktaş'ı geçebileceklerini hep söyledim; bu hafta Konya'yı yenerlerse haftaya kendi finalini yaratacaklar. Şampiyon kim olursa olsun, yılın takımı çok net Trabzon. İç sahada lig ikincisi olmaları da şehirle nihayet bütünleştiklerinin ispatı. Ünal Karaman, dev bir takdiri hak ediyor.

- Göztepe 1.5 ay gol atamadıktan sonra iki maçta 6 gol ve 6 puanla epey nefes aldı. Bu hafta içerde Sivas'ı yenerse sırtı kolay kolay yere gelmez, rakibini de paçasından tutup aşağı çeker. Deniz Kadah düşmeyi hiç istemiyor; son 2 maç 3 gol.

- Erzurum, tahminleri boşa çıkarmadı ve tatsız bir maçın sonunda Bursa'yı yenip gerekeni yaptı. Fikstürleri hala zor ve Göztepe'nin sürpriz formu onları aşağıda bırakacak gibi gözüküyor. Yine de vazgeçmeyeceklerini bilmek güzel, Bursa gibi değiller.

- Lig beşinciliği için 4 puan bandında 5 takım var ve bunlar küme düşme hattını da belirleyecek. Cetvelin bir yeri netleşse başka bir yeri karışıyor. İşi olmayan kağıdı kalemi alsın, hesaplamak çok zevkli. Hatta kağıt kaleme de gerek yok, link verelim.





30 Nisan 2019 Salı

Süper Lig 30. Hafta Notları


 
                                    Mekanın cennet olsun Josef Sural..


     20 haftalık boşluktan sonra tekrar merhaba. Yine de Linderoth'tan daha az maç kaçırdım.

     Ligde bu süre zarfında çok şey oldu elbette. Transferler, cezalar, acayip skorlar vs ama son 4 haftaya girerken takvim ve cetvel iyice sıkıştı. O zaman başlayalım.

GÖZTEPE - BAŞAKŞEHİR


- Abdullah Avcı yine Robinho'lu 4-6-0'ımsı çıktı, maç bittiğinde sahada aynı anda Bajic - Adebayor - Napoleoni - Robinho - Visca vardı ve tek orta saha oyuncusu 38'lik Emre'ydi. 
E hani plan, hamle, strateji? Deniz Kadah ikinci gole giderken arkadan koşan Emre görüntüsü Avcı'nın çöküşünün ispatıydı. Kulübede 3 orta saha oyuncusu varken hiçbirini kullanamamak, panik düğmesinin içeri göçtüğünün ispatı.

- Göztepe 3 Mart'tan beri gol atamıyordu, bu sefer orta sahadan Borges'i eksiltip Jerome'nin arkasına Deniz'i koyup aşırı eforlu ama gömülmeyen bir oyunla maçı kazandı. Tayfur - Berkan ikilisinin savunma performansları uzun süre konuşulacak cinstendi. Avcı sallanan orta sahanın son çivisini de 71'de çıkarınca meydan tamamen onlara kaldı ama sadece bir fırsat değerlendirilebildi. Eh neredeyse 2 aydır gol atamayan bir takım için bu da iyidir.

- Sezon başından beri 1-0 giderseniz rakipler sizi lig sonuna doğru çözer. Doğru kapanan, Visca'yı insani standartlara indiren her takım Başakşehir'den puan almaya devam edecek. Aşırı yaşlı takımın havalar ısınıp sezon sonu geldikçe tempo yapma şansı da azalıyor. Epureanu da yokken takımın dengesi şaşmış durumda ve psikoloji aşağı doğru iniyor. 

- Göztepe kapanabileceği maçı kazandı ama bu hafta Antalya gibi toptan nefret eden bir takıma kaybederse şaşırmam. Sadece kontraya dönük kadro kurmanın zorluklarını uygulamalı gördüler. Ligde kalırlarsa doğru planlama şart.

- Kimya dersinden ben de hoşlanmazdım, anlıyorum.

KONYA - GALATASARAY


- %66 top hakimiyeti ve 11 şutta '0' isabet. Boşa oynamanın resmini çizmişler Abidin. 

- Konya'nın herhangi bir amacı yok. Savunma yapmak bir amaç olsa bunu kontra planla desteklersiniz ama Konya oyunun doğal akışı sonucu sadece bekledi o kadar. Bu durum mu daha kötüydü yoksa Galatasaray'ın buna bile çözüm üretememesi mi bilemiyorum. 

- Diagne'de olup Mitroğlu'nda olmayan hiçbir şey yok. O zaman Kostas'ın ilk 11 çıkmasını veya daha fazla süre alması beklenir değil mi? Sanırım 10 milyon euro göründüğünden daha yüksek bir bedel, adamı oynatmak zorunda hissediyorsun.

- Demirok - Diagne hattına iki ara pası denendi; biri penaltıyken piksel farkıyla ofsayt oldu, öteki de karşı karşıya aut. Böyle iç karartıcı deplasmanlarda madeni bulunca işlemeniz gerek ama bir şey bulduğunun bile farkında değildi Galatasaray. Kolomb bile Hindistan yerine piyangodan Amerika'yı bulup ordan devam etmişti.

- Beşiktaş, Rize (d) ve Başakşehir öncesi bu maç joker çekme şansıydı, artık eldeki kartlar herkesle aynı. Momentumun tekrar yakalanması için derbide galibiyet şart. 

- Emre Akbaba bu sene deplasmanda oynamaz, Arena'da son 20 dakikalar onu bekler. Linnes'in dönüşü de Mariano - Yuto kenarlarından sonra çok önemli.



BEŞİKTAŞ - ANKARAGÜCÜ



- Beşiktaş, izleyenleri farklı açılardan düşündürmeye devam ediyor. Oyun olarak sıkıntılı başlangıç, rakibin dominasyonu, verilen pozisyonların ardından bir Burak sihri. Zaman zaman duran top da olabiliyor kilidi açan. Skoru bulduktan sonra ise rakibi sürklase eden, tabelayı hızlıca değiştiren Ljajic & Burak şov. Ankaragücü önünde de bu senaryo değişmedi.


 - Ankaragücü Sedat - Moke orta sahasıyla umulmadık bir baskıyla Beşiktaş'ı çok top kaybına zorladı, izleyenlerin de devre sonunda sabrı fazlasıyla zorlandı. Burak sihrinden sonra Vida sürprizi bu virajı da döndürdü, maçın ikinci yarısı biraz formaliteydi.

- Karius - Vida - Atiba - Ljajic - Burak. Omurganız formda olunca sonuca gitmek kolay. Ancak Lens, Güven, Mirin, Dorukhan gibi yan parçaların zaman zaman sallanması, sadece Burak'la sonuca giden takımın işleyişini tehdit edebilir. Tabi Burak Viserion gibi yakıp yıktıkça bunların telafi payı her zaman var.



FENERBAHÇE - TRABZON


- Sadık - Topal - Jailson'un sağlıklı top çıkarması beklenmiyordu, Trabzon da buna dönük baskıyla başlayıp önce pozisyonları sonra da golü buldu. Maçı çok başka yerlere götürmeyi vaat ediyorlardı ama nedense tempoyu düşürdüler. Hiç lüzum yoktu.

- Yanal'ın Tolgay ısrarını kim bitirdiyse tebrikler ama alternatifinin Jailson - Topal olması da talihsizlik. Sezon bitmedikçe sahada izlenen 'şey'in verdiği acı artıyor. Onun da futbol olmadığı kesin.

- Kadronun en yetenekli ismi Valbuena yedekken, Alanya sonrası burada da kaybetmemek esas plan olmuştu Yanal için. Yalnız Fenerbahçe bu sezon bir şey kazanmadığı için kaybedeceği bir şey de yoktu, bunu atladılar sanırım. Neyse bu sezon bunlar normal.

- Ünal Karaman sezon sonu tahlili yaparken en çok bu maça üzüleceğine eminim. Kontrol, kalite ve tempo Trabzon'dan yanayken çok kötü değişikliklerle rakibi diriltti. Fenerbahçe, Galatasaray'dan sonra bu maçta da eksik oynuyor düşüncesi vermediyse bu iki takımın ciddi düşünmesi gerek. Problemin kaynağı onlardı.

- Fenerbahçe için lig bitti, Trabzon'un üçüncülük şansı sürüyor. Sezon sonu kıl payı dördüncü olurlarsa Sosa'nın o faulü daha yaralayıcı olacak.

- Fenerbahçe için maçtaki tek iyi şey, Yanal'ın "Trabzon'u belki de üçüncülükten ettik." dememesi. Gelişim güzel şey.


KISA KISA ANADOLU



- Bursaspor'un halini kimse Devlet Bahçeli'den iyi özetleyemez. 30 maçta 5 galibiyet ve en son da Akhisar'ı içerde yenememek.. PTT seni çağırıyor.

- Rize yine üstün oynayıp sonuç alamadı ama gittikleri yol kesinlikle doğru. Sivas'ı yenseler çok avantajlı olacaktı ama iddiaları sürüyor. Sivas tıpkı Fenerbahçe gibi, alttakiler bu kadar kötü olmasa sıra mutlaka kendilerine gelecekti.

- Erzurum direnmeye devam ediyor, Göztepe'nin bu haftaki acayip galibiyeti olmasa en şanslı onlardı. Yine bu şans bitmedi çünkü diğerlerinden çok daha uzun süredir çabalıyorlar. Avrupa iddiası olan Antalya'dan puan almak iyidir.

- Malatya içerde Kasımpaşa'ya kazanarak, Alanya da deplasmanda Kayseri'yle berabere kalarak Avrupa şansını devam ettirdi. Lig o kadar sıkışık ki yarım puan bile alan bir şeylerden kopmuyor. Bu durum kalite mi vasatlık mı epey tartışmak lazım.




HAFTANIN OLAYLARI


- Josef Sural'ın hayatını kaybettiği olay bir kaza değil cinayet çünkü şoför uyumuş. Para kazanmak için geldiği yabancı bir ülkede, üstelik 2.5 ay önce yeniden baba olmuş birinin böyle bir ihmalle ölümü çok acı. Failin en üst seviyeden cezalandırılmasını dilerim. 





29 Ekim 2018 Pazartesi

Süper Lig 10. Hafta Notları


BURSA - ALANYA


- Sakho'dan yoksun Bursa, Alanya'yı resmen domine etti. Maçın yıldızı Latovlevici oldu. İlk bakışta tuhaf gelebilir, normal. Bursa'nın kazanması bekleniyordu ama bunun sıkıcı bir maçın sonunda olması gerekiyordu. Stancu ve arkasındaki Burak - Tunay - Lato üçlüsüyle böyle bir oyun, iyi iş.

- Vagner Love Alanya'ya ilk geldiğinde gol atamadığı için onu bir hocaya okutmuşlardı. Şimdi buna benzer bir durum Papiss Cisse için gerek. Onun derdi gol atamamak değil, sahaya çıkamamak. Cisse'nin olmaması, Bobo'nun olması ve Alanya'nın kağıt üzerinde olmasa da fiilen 10 kişi oynaması demek. Bobo şu an 6 maç, 0 gol, 0 asist ve 0 umut. Cisse'nin sahadan bir dakika bile uzak kalmaması gerekiyor.

- Aybaba, takımı güzel çeviriyor, tebrik etmek lazım. Lato'dan maç çeviren oyuncu çıkardı, geçen sene bu zamanlar tribün protestosu yüzünden kariyeri bitse hayır demezdi. Bizim ligde açıkken vasat olup beke geçince kariyerini canlandıran Caner, Ömer, Eren Albayrak gibi örnekler vardı ama Latovlevici bunun tersini yaptı. Bu ne kadar sürer bilinmez ama şimdilik iyi iş çıkarıyor.

- Alanya'da tempo ve coşku eksik. İki yıldır ligin en eğlenceli takımlarındandı ama artık Love ve Akbaba yok. Cisse yokken Fernandes de etkili olamıyor, mutlaka bir alternatif plana ihtiyaçları var.

ERZURUM - KASIMPAŞA



- Bu maçın yıldızı, Arda Kardeşler ve VAR odası oldu. Biri muallak biri yanlış toplam iki penaltı ve birinin sonucu atılan Egemen. 60 yaşındaki insanlar bile teknolojiyi gayet güzel kullanıyor, bizim hakemler VAR'dan doğru karar veremiyor. Teknolojiyi kötü kullanımla kötüleyebilirsiniz ama engelleyemezsiniz, bunu birisi hakemlere söylemeli.

- Maç 1-1 bitti ama toplam 32 şut ve yüksek tempo vardı. Erzurum'un iç saha maçları ilginç şekilde güzel geçiyor ama sadece 4 puan alabildiler. Tempo, direnç tamam ama kalite sorunu olunca bir yerde tıkanıyorsunuz. Bu durum uzun sürünce de küme düşüyorsunuz zaten. Devre arası, geçmiş yıllardaki Vleminckx, Edinho, Gekas tarzı bir hamleye; yani iyi bir tecrübeli forvet takviyesine ihtiyaçları var. En elzemi bu.

- Diagne bir penaltı gol, diğerini tribüne attı. Kasımpaşa tam kadro çıkmasına rağmen Erzurum'un temposuna zaman zaman yanıt veremedi, onlar için en büyük soru işareti de bu. Bu maç özelinde bunu coğrafi şartlara yoralım ama lig sertleştikçe alternatifsiz kadro başlarına iş açabilir. Yine de beraberlik bu şartlarda iyidir, kaybetmemek de bir alışkanlık.

KONYA - BAŞAKŞEHİR


- Başakşehir, peş peşe ikinci maçını 1-0'la kazandı. Son 6 maçta 1 gol yediler ama son 5 maçta da 3 gol atabildiler. Emre yokken üretimde benzin ışığı yanıyor, havalar ve zemin biraz daha zorlaştığında rölanti fayda etmez, araç yolda kalabilir. Böyle sıkıntılı oyunlara ve skorlara rağmen lider olmaları da ligin ve üç büyüklerin özeti.

- Konya bu yıl ilk kez gol atamadı. Birkaç şans buldular ama Başakşehir kilidini açacak boyutta değil. Skubic hala 1 asistte, ona duyulan ihtiyaç; özellikle bu tip ciddi maçlarda daha da fazla. Yatabare - Jahovic ikilisine tekrar dönülmüşken, daha çok servis imkanı var. Bunu kullanmalı Konya.

ANTALYA - TRABZON


- "Doukara'sı olan düşmez." Geçen sezon devre arasında gelip 6 gol 6 asist yapmıştı, bu sezon da 4 gol 2 asist. 2018 model Gekas ama daha güçlüsü. Ceza sahası dışından da gol atabiliyormuş, bu hafta gördük. Emekli olsun burdan.

- Karaman'ın Yusuf - Olcay kenarlı 4-4-2'si, ciddi deplasmanlarda zorlanır demiştik. Yetenek güzel ama devamlılıkla dengesi bulununca. Antalya yine toptan kaçtı (%43) ama heyecan verici anların çoğu da onlardan geldi. Özellikle Yusuf bu kadar formsuzken iyi çıkan takımlara karşı Kucka yaması iyi olabilir. Sosa kanatta da oynayabilen bir oyun kurucu, bunu birileri söylemiş olmalı Trabzon'da.

- Antalya kimliğini oturttu artık, ters gelmeyecekleri takım neredeyse yok. Kenar katkısı olmadan iyi iş çıkarıyor Bülent Hoca. 10 haftada 17 puan yaptılar, böyle giderse ilk yarı sonunda rahata ermiş olurlar.

KAYSERİ - SİVAS


- Sivas topu (%58), Kayseri maçı aldı (2-0). Ertuğrul Sağlam son 5 maçtan 1 puan gelince dört stopere dönüp vidaları iyice sıktı, skoru almayı da başardı. Robinho, Kılınç ve Muhammet hiç alan bulamadı, Kayseri bir korner ve bir penaltıyla maçı aldı. Tam bir öğleden sonra kısır geçen Anadolu deplasmanı canlanmış olmalı gözünüzde. Çünkü maç öyleydi.

- Chery, penaltıdan da olsa saymaya devam ediyor. 4 gol oldu. Sezon başı takım daha üretkenken 10-15 arasına çıkar diyordum ama bu şartlarda 4 gol de 10 gol değerinde Kayseri için. Kurudular resmen.

- Robinho, Bursa maçını tek başına alınca bir illüzyon oldu ama destek şart. Tamam adam harika ama ligin sertliği, özellikle de deplasmanda buna her zaman izin vermez. Kone'nin sıkıntısı ne bilmiyorum ama Sivas onu arıyor, ileride biraz fiziksel dirence ihtiyaçları var. Douglas da hiç işlemedi bu maç.

MALATYA - GALATASARAY


- Galatasaray'ın maç kadrosu 19 kişiydi, 6'sı altyapıdan. Sakat olan 7 oyuncu da normalde ilk 11 çıkabilecek isimler. Hafiften Türkiye Kupası görünümüne döndüler mecburiyetten.

- Sağda Mariano - Linnes, ilk kez beraber oynadı. Etkili değildiler ama delinmediler. Klasik iki bek oyunu. Ama Linnes çıkıp Mariano beke geçine Malatya için yemek zamanı geldi. Ahmet - Mariano sağ savunmasının fazla dayanamayacağını bilmeyen yoktu sanırım, Linnes çıktıktan 10 dakika sonra balans tamamen bozuldu ve penaltı doğdu. Buna şaşıran olmamıştır.

- Ahmet Çalık napıyor? Gerçekten merakımdan soruyorum, yanlış anlaşılmasın. Zira futbolla pek ilişkisi yok. 18 yaşındaki Ozan sorumluluk alıyor, açıkları kapatıyor, her yere yetişmeye çalışıyor (penaltı da bunun sonucu) ama Ahmet'in tek yaptığı yer kaybetme ve hatalı paslar. Bir daha oynamaması hem kendisi hem de Galatasaray için en büyük iyilik olur. Gözden uzak olursa kiralanması kolaylaşabilir, oynadıkça batıyor.

- Terim, Ahmet'i alıp Donk'u ortaya alınca, o ana kadar işleyen tek yer olan tandemi de bozdu. Malzeme kısıtlı ama bu durum imkanlar ölçüsünde maksimumu yapmak için engel değil. Zaten karmakarışık olan takımı birlikte tutan tek çiviyi de sökmek pek akıllıca değildi. Kulübeden Celil veya Atalay hamlesi yapılabilirdi Belhanda yerine. Kulübedeki gençlerin herhangi birinin oyuna Ahmet'ten daha kötü etki etmesi imkansız. Hatta profesyonel futbolcu olmuş kimse bunu başaramaz. 

- Sinan bitmiş, tribün tepkisi üç vakte geri döner kendisi için.

- Malatya bildiğiniz gibi, yine kapandı ve Ahmet - Mariano ortaklığıyla da galibiyeti aldılar. Galatasaray'ın yeni deplasman fobisi hayırlı olsun.

FENERBAHÇE - ANKARAGÜCÜ 


- %7 gole çevirme oranı? 15. olmaya çok şaşırmamak gerek.

- 37 faul, 9 sarı kart ve bunların 7'si ikinci yarıda geldi. Özellikle ilk yarı Benzia'ya kartlık 3 faul yapıldı ama Hüseyin Göçek sadece faul verdi. Kendisi evde otursa böyle bir maçı izler miydi, sanmam. Peki bize niye izletti? Sistematik sertliğe dur diyin artık, yeter.

- Cocu gitti, beklenen son. Giderken de buralarda uzun süredir görmediğimiz taktiksel facialara imza attı. Başlangıçta sol ön Köybaşı ve üçlü savunmada Hasan Ali tercihi? Dakika 60, maç 0-1, işler dönebilir ama Sedat - Djedje orta alanı dikte ederken Jailson'u orada tek bıraktı. Çok forvetle çok gol atılır olayını 2005'te bitirmemiş miydik? Sonra maç koptu, penaltı + kırmızı kart, 0-2, protestolar ve nihayet 0-3. Nasıl derler, resmen çorap söküğü. 

- Devrim diye yola çıkıp Kocaman, Topal, Josef gibi sıkıcılığın imgesi olmuş profilleri özletmek çok trajik. Cocu gitti ama bu yapıyı kuran Comolli orada. Bir yanlış yapı daha kurmayacağının bir garantisi var mı? Eğer bu sefer yapıyı o kurmayacaksa orada durmasının bir anlamı var mı? Ali Koç, taraftara gereğinden fazla kulak verdi ve şimdi geri dönemiyor. Futbol sahası bambaşka bir yer.


AKHİSAR - GÖZTEPE


- Maçın başında Josue attı, kalan 87 dakika başka gol olmadı. AKhisar maç önü senaryo yazsa, en iyi ihtimal olarak bunu düşünürdü.

- Göztepe hiç geniş alan bulamadı, pozisyon için kalabalığı delmeleri gerekti ve bu da skorlarına direkt yansıdı. Akhisar, maçı son 15 dakikada koparabilirdi ama Lopes'e eşlik edecek oyuncu bulamadı.

- Sevilla hezimeti sonrası 4 değişiklik iyi etki yapmış ama kadro hala çok zayıf. Deplasmanda birkaç puan fena olmazdı. (5 maç 0 puan)

- Göztepe kazansa, averajla Beşiktaş'ın arkasında 5. sıraya çıkıyordu. Bu haftaki fikstürü düşününce, ilk 3'e kendilerini atmaları çok olasıydı. Avantaj kaçtı.


BEŞİKTAŞ - RİZE




- Pektemek, 3.5 yıl sonra ligde ilk 11 çıkıp biri topukla 2 gol attı. Neler oluyor hayatta.

- Genk maçı protestolarından sonra işler hassas bir noktaya gelebilirdi ama maçın gidişatı buna engel oldu. 4-1 güzel skor ama Rize 10 kişiyken bile oyuna ortaktı, daha organize pas yapıyordu. Rize 9 kişi kalınca bile Beşiktaş sadece sağdan Quaresma ile orta yapıyordu. O da 3 asistle bitirdi maçı. 

- Beşiktaş'ın oyununda 4 günde bir iyileşme olmamış. Başakşehir maçında Quaresma da yokken nasıl bir plan olacak bakalım.




HAFTANIN OLAYLARI


- Ligde artık yabancı hoca kalmadı. Sezon başlarken sadece Susic ve Cocu vardı, şimdi herkes yerli. Bu durum ne kadar iyi, futbol için ne kadar ilerletici düşünmek gerek. Yaklaşan yabancı sınırına önden hazırlık yapılıyor.

- Antalya ve Ankaragücü şu an 5 ve 6. sıraları almış durumda. Kendilerinden daha geniş imkanlı takımlara rağmen sonuç almanın bir yolunu bulmuş gözüküyorlar. Ligi ilginç kıldıkları kesin.

- Fenerbahçe'nin bu haftayı 17. kapatma riski var. Başkası olsa memlekette isyan çıkardı ama Ali Koç'un hatrına şu an isyan yok. Yine de süratle düzelme şart, burası Türkiye nihayetinde.

- Josue'nin golü. 


- Mustafa Pektemek.




11. HAFTAYA BAKIŞ




- Kışa giderken harareti artıracak bir hafta sonu geliyor. Arena'da Tudor ve Advocaat'lı maçtan sonra en tatsız derbi bu olabilirdi ama işler değişti. Cocu'nun gidişi, muhtemel yeni hoca, ihalenin artık oyuncularda olması takımı ateşleyebilir. Galatasaray'da 7 sakattan kaçının döneceği önemli ama Serdar, Fernando ve Onyekuru en acilleri. Selçuk ve Sinan'ın kulübenin en sonundaki koltuklara oturması ve Ahmet'in kulübeye dahi girmemesi gerekiyor.

- Son yıllarda Avcı, Güneş'i zorlanmadan alt ediyor. Emre yokken Başakşehir pıhtılaşmış bir oyun oynuyor ve Pepe dönerse bu sefer kilidi açmaları daha zor olabilir. Atiba'yla ikisi maçı belli bir derecede tutacaktır ama golü kim atacak merak konusu.

- Kasımpaşa - Antalya çok zevkli olur, cumartesi öğlen vakit geçirmek için çok ideal. Fenerbahçe kaybederse, Akhisar - Erzurum'un skoruna göre birisi üste çıkıyor. Alanya - Malatya, cuma iş çıkışı köprü trafiğini andırıyor. Ankaragücü - Kayseri maçında topa kim daha az sahip olmayı başaracak, bunu görmek istiyorum. Trabzon - Bursa ve Sivas - Konya maçlarında hiçbir skor şaşırtmaz ve Göztepe'nin bu hafta kazanması gerek.



Bu Blogda Ara