Çok fazla anlam çıkarılabilecek bir fotoğraf bu. Geçmişe gitmeyeceğim ancak bu olsa olsa kendine güvenmenin, kazanacağına inanmanın tebessümüdür. Şenol Güneş'ten bunu görmedik, çıkardığı takıma tebessüm eden de olmadı; Terim hariç.
"Bir şeyin arkasında durmazsan, önüne gelen her şeyin arkasından gidersin."
- Şenol Güneş, kendisini yarışa sokan planın arkasında duramadı ve kaybetti. İkinci devrenin en akışkan hattı Ljajic - Burak'ı kendi elleriyle parçaladı ve takımın bütün ezberi gitti. Aslında Beşiktaş'ın güçlü bir ezberi yoktu, iki oyuncunun önderliğinde öyle veya böyle forma girmiş bir omurgası vardı. Necip o omurganın tam ortasına girince bütün yapı bozuldu. Dorukhan ve Ljajic bütün dengesini kaybetti, Burak da Luyindama - Marcao tandeminde eridi.
- %70 ve %53. Bunlar Kevin Durant'in play-off'taki ikilik ve üçlük yüzdeleri değil; Necip ve Dorukhan'ın maçtaki pas isabet oranları. Bu şekilde Telekom'dan galip çıkmayı size düşündüren her neyse ondan vazgeçmek mantıklı olur. Üstünüzde stres yok, yakalanan bir ritim var ve rakibi tehdit edebilecekken kendi düzeninizi yok ediyorsunuz. Savaş zaten kumandanın kafasında kaybedilmiş.
- Fernando - Donk - Belhanda.. 2018 Galatasaray'ından bolca pasaj gördük. Garry yerine Henry skor yaptı, Diagne Gomis gibi rakibi çok yordu; o da nerdeyse penaltı alıyordu. Fernando da aynı kaleye yine 8 numaradan golünü attı. Stoper tandemi de geçen seneye göre daha güvenli olunca, bir pozisyon dışında problem yaşanmadı. Hiç fena değil.
- Galatasaray'ın derbilerde 2-0'ı bulunca skoru artıramamak gibi bir sorunu var. Fener'e ilk yarı yakalandılar, bu maçta da Beşiktaş normal düzenine dönünce tek net pozisyonlu bir baskı yediler. Yazın personel değişimi yapılırken bu da düşünülecektir sanırım. İyi bir kontra takımı ama bağlantılarda hala sorun var.
- Şampiyonluk yarışı iki takıma düştü gibi. Beşiktaş'ın kafaca düşmemesi lazım çünkü Galatasaray duble yaparsa üçüncü takım Avrupa'ya elemesiz gidecek. Bu da daha fazla tatil ve daha rahat bir kadro planlaması demek. Bir sezona daha erken başlamaları kötü olur.
- Marcao ve Luyindama'yı bulan, eşleştiren ve plana dahil eden her kimse transferi o yapsın. İlk yarı 21 gol yiyen takım, ikinci yarı 8 gol yedi. Kusursuzlar.
SİVAS - BAŞAKŞEHİR
- Puan kayıpları sanırım Mossoro'ya kesilmiş, onun yerine Soner başladı ve kadro onun dışında aynıydı. 30 haftada 45 gol atabilmiş takımın kuraklığını sadece Soner çözecekse keşke daha önce oynasaydı. Neyse ki sorunun kökü daha derin, bir sürpriz olmadı.
- Visca'nın bile yüzü düşmüş, takımda ayaklar gitmiyor. Belli imtiyazlar, imkanlar ve algılarla haftaları götürürsünüz ama sonunu getirmek için özel şeyler lazım. Kimisi buna tarih diyor, kimisi kültür. Salt saha içi bakarsak artık herkesçe çözülmüş olan "at Visca'ya" taktiği de tutmuyor. Neyse çözümü bulacak kimyager düşünsün, ben sözelciyim.
- İlk yarı Bajic'le iyi kötü bir denge bulmuş takıma Robinho hamlesi hiç iyi sonuç vermedi ama Avcı vazgeçmiyor. Ankaragücü maçında gelecek bir kayıp daha sezon bitirir çünkü Telekom'dan o ruh haliyle çıkamazlar. Beşiktaş maçından da sert bir atmosfer olacak orda.
- Sivas haftalardır boş viteste takılıyor ama aşağılarda kazanılan her puan, onları ateşe biraz daha çekiyor. Mevcut formuyla 37'lerden (Ankaragücü, Kayseri, Fenerbahçe) düşme tehlikesini en çok yaşayacak takım onlar. Son hafta şampiyonluk peşindeki Galatasaray'a, küme düşmemek için yakalanmak istemezdim.
KASIMPAŞA - FENERBAHÇE
- Fenerbahçe, ligde Eylül'den beri deplasmanda ilk kez maç kazandı. Kasımpaşa'yla ilk yarı oynasalar bu istatistikle lig bitebilirdi çünkü ikinci yarıda Kasımpaşa diye bir takım yok. Sezonu kafaca en erken bitiren takım, Trezeguet de gidince bu kadroyu ciddi anlamda değiştiremezlerse seneye düşmeleri beni şaşırtmaz.
- Ersun Yanal bu maça Jailson - Topal'la çıkınca şaşırttı ama Kasımpaşa sahada öylesine takılınca bu hiç sırıtmadı. Isla hücum beki oldu, Eljif sahiden 10 numaraydı ve istedikleri her an gol atabilecek gibiydiler. Tabii bu bir illüzyon, aldanmamak lazım.
KISA KISA
- Trabzon, üçüncülüğü kovalamaya devam ediyor. Beşiktaş'ı geçebileceklerini hep söyledim; bu hafta Konya'yı yenerlerse haftaya kendi finalini yaratacaklar. Şampiyon kim olursa olsun, yılın takımı çok net Trabzon. İç sahada lig ikincisi olmaları da şehirle nihayet bütünleştiklerinin ispatı. Ünal Karaman, dev bir takdiri hak ediyor.
- Göztepe 1.5 ay gol atamadıktan sonra iki maçta 6 gol ve 6 puanla epey nefes aldı. Bu hafta içerde Sivas'ı yenerse sırtı kolay kolay yere gelmez, rakibini de paçasından tutup aşağı çeker. Deniz Kadah düşmeyi hiç istemiyor; son 2 maç 3 gol.
- Erzurum, tahminleri boşa çıkarmadı ve tatsız bir maçın sonunda Bursa'yı yenip gerekeni yaptı. Fikstürleri hala zor ve Göztepe'nin sürpriz formu onları aşağıda bırakacak gibi gözüküyor. Yine de vazgeçmeyeceklerini bilmek güzel, Bursa gibi değiller.
- Lig beşinciliği için 4 puan bandında 5 takım var ve bunlar küme düşme hattını da belirleyecek. Cetvelin bir yeri netleşse başka bir yeri karışıyor. İşi olmayan kağıdı kalemi alsın, hesaplamak çok zevkli. Hatta kağıt kaleme de gerek yok, link verelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder