“Otuz yıldır alınan yaralar / Asla vazgeçiremez beni hayal
kurmaktan..”
İngiltere’nin 1966 Dünya Şampiyonluğu’ndan 30 yıl sonra,
evinde düzenlenen EURO 96 finalleri öncesi The
Lightning Seeds tarafından bestelenen “Three Lions”ta böyle deniyordu
İngiliz Milli Takımı için. Futbolun anavatanı, ‘üzerinde güneşin batmadığı ülke’[1]
katıldığı her turnuvanın mutlak favorisiydi ancak o beklenen başarı hiçbir
zaman gelmedi. Bu marşın yazıldığı EURO 96’da İngiltere, yakın tarihinin en iyi
derecesi olan yarı final elde etti ancak devamı yine başarısızlık oldu. 98’den
itibaren Dünya Kupaları’nda ikişer kez çeyrek final, ikişer kez son 16 gördüler
ve 2014’te tek puanla grup aşamasında elendiler. ‘Üç Aslan’ yara almada hep
istikrarlı oldu.
İngiltere, 2018’e yine harika bir eleme performansıyla
geliyor. Slovakya, İskoçya, Slovenya, Litvanya ve Malta’lı grubu sadece 2
beraberlik alarak toplam 26 puanla rahat bir şekilde Rusya yolunu tuttu. Bu elemelerde
kadroya 31 oyuncu çağırarak, ufak rötuşlar dışında tamamen kupa provası
yaptılar denebilir. Elemeleri rahat geçmelerine rağmen, Dünya Kupası’nda
başarısız olabilecekleri parametreleri de net şekilde gösterdiler. Yedikleri 3
gole karşın sadece 18 gol atabildiler ve 5 gollü Kane dışında 3 golü geçen
kimseyi bulamadılar. Hatta Lallana ve Sturridge dışında 2 gole ulaşan da
olmadı. Elbette elemelerdeki rakipleri doğal savunma takımlarıydı, bu durum sadece
3 gol yemelerini de açıklamaya yardımcı olabilir ama İngiltere’nin net bir
üretkenlik sorunu var. Kane’ye duyulan bağımlılık onları tekdüze bir takım
yapıyor. Tottenham’ın aksine, burada Kane yavaşlatıldığında çilingir olabilecek
Son ve Eriksen yok ve onun dilinden sadece Alli anlayabilir. Orta sahadan topu
alıp giden ve serinkanlı oyunuyla rakibi açan Lingard’ı hayal edin. Biliyorum
edemediniz, hatta İngilizlere bira tüketimini artıracak senaryo olur bu. Rashford
ve Alli’nin sorumluluk alması beklenebilir, yoksa ortalık karanlık görünüyor.
İngilizler, 2010’lara kadar hep ihtişamlı kadrolara sahipti.
Neville, Campbell, Ferdinand, Cole, Lampard, Gerrard, Owen, Beckham veya milli
takımın en golcüsü Rooney artık yok. Bu isimlerle İngiltere hep bir şeyler vaad
eden, oyun aklı yüksek ama saha içinde bütünlüğü olmayan bir görüntüdeydi. Bu
nedenle de istenilen başarılar hiçbir zaman gelmedi. (Hayır Frank, 2010’da
çizgiyi geçen topuna gol verilse bile bu böyle olacaktı, bunu sen de biliyorsun)[2]
Bu turnuva için açıklanan kadroya bakınca Southgate’nin
tercihinin hız, atletizm ve güç üzerine olduğunu görüyoruz ancak işin teknik
kısmı soru işareti. Premier Lig’de yıllar sonra sağlıklı bir sezon geçiren
Wilshere yerine Henderson – Dier – Lingard’lı bir kurgu tercih edilmesi büyük
soru işareti. Sterling , Rashford hatta Vardy, elit rakiplerindeki muadilleri
aksine açık alana daha çok ihtiyaç duyan oyuncular ve Alli dışında bu hücum
geçişlerinde bağlantıyı kuracak oyuncu yok denebilir. İngilizler için en
verimli senaryo, duran top veya şok baskıyla kazanılıp hızlı çıkılan toplarla skor
kovalamak gibi gözüküyor.
EURO 2016’da yine son 16’da elenen kadrodan bugün sadece 11
oyuncu kadroda ve örneğin o takımdan hiçbir kaleci bu turnuvaya çağrılmadı. Bir
takımın iki turnuva arasında üç kalecisini birden değiştirmesi nadir görülen
bir durum. Burada istikrarı sağlayan tek kurum Burnley oldu. 2016’da Tom Heaton’dan
sonra 2018’e de Nick Pope’yi gönderiyorlar.
2018 İngiltere’si bu turnuvada iyi savunma yapmak ve duran
top kovalamak zorunda. Fakat esas olarak Kane’nin götürdüğü yere gidecekler.
Artık ateşli şekilde tartıştıkları ‘Lampard – Gerrard yan yana oynar mı’ sorusu gibi lükslerden
yoksunlar, şaşaalı dönemleri sona erdi ve opsiyonları oldukça kısıtlı. Bugün
kimse İngiltere’den dünya şampiyonluğu beklemiyor - üzerlerinde güneşin hala
batmadığını düşünen Britanyalılar hariç. Belki de başarılı olmak için
beklentiyi düşürmeleri gerekiyordur.
İngiltere, bu şampiyonada G Grubu’nda yer alıyor ve tahminen
Belçika’nın ardından ikinci sırada çıkacaklar. Buradaki muhtemel rakipleri
Kolombiya gibi gözüküyor ve bu da onlar için yeni bir son 16’da veda anlamına
gelebilir. Şartlar değişir, Kolombiya dışında Polonya – Senegal – Japonya üçlüsünden
birine denk gelirlerse çeyrek finalde Belçika tarafından Britanya’ya geri
gönderileceklerdir. Her halükarda en üst seviyeler İngiltere için mümkün
görünmüyor ve yakın gelecekte bunun değişeceğine dair bir emare de bulunmuyor.
Olası bir sürprizde Southgate’e Sir unvanı, güzel bir şato
ve gökyüzü vaat edilebilir. Ancak 1966’dan beri süregelen yaraların 52 yıla
çıkması çok daha olası gözüküyor.
İngiltere'nin 2018 Dünya Kupası Kadrosu:
Kaleciler
Jack Butland - Stoke City
Jordan Pickford - Everton
Nick Pope - Burnley
Defans
Kyle Walker - Manchester City
John Stones - Manchester City
Gary Cahill - Chelsea
Danny Rose - Tottenham
Kieran Trippier - Tottenham
Phil Jones - Manchester United
Harry Maguire - Leicester City
Trent Alexander - Arnold - Liverpool
Orta Saha
Jordan Henderson - Liverpool
Dele Alli - Tottenham
Eric Dier - Tottenham
Raheem Sterling - Manchester City
Jesse Lingard - Manchester United
Fabian Delph - Manchester City
Ashley Young - Manchester United
Ruben Loftus Cheek - Crystal Palace
Forvet
Marcus Rashford - Manchester United
Harry Kane - Tottenham
Jamie Vardy - Leicester City
Danny Welbeck - Arsenal
İngiltere'nin 2018 Dünya Kupası Kadrosu:
Kaleciler
Jack Butland - Stoke City
Jordan Pickford - Everton
Nick Pope - Burnley
Defans
Kyle Walker - Manchester City
John Stones - Manchester City
Gary Cahill - Chelsea
Danny Rose - Tottenham
Kieran Trippier - Tottenham
Phil Jones - Manchester United
Harry Maguire - Leicester City
Trent Alexander - Arnold - Liverpool
Orta Saha
Jordan Henderson - Liverpool
Dele Alli - Tottenham
Eric Dier - Tottenham
Raheem Sterling - Manchester City
Jesse Lingard - Manchester United
Fabian Delph - Manchester City
Ashley Young - Manchester United
Ruben Loftus Cheek - Crystal Palace
Forvet
Marcus Rashford - Manchester United
Harry Kane - Tottenham
Jamie Vardy - Leicester City
Danny Welbeck - Arsenal
[1] 19.yüzyılda
Britanya’dan başlayıp Mısır, Hindistan ve Güney Afrika’yı kapsayan ve
Avustralya’ya kadar uzanan İngiliz İmparatorluğu için kullanılan tabir.
[2] 2010
Dünya Kupası son 16 turu Almanya-İngiltere maçı 2-1 Almanya üstünlüğüyle devam
ederken, ilk yarının sonlarına doğru Lampard’ın şutu üst direğe çarpıp çizgiyi
geçmiş ancak gol geçerli sayılmamıştı. Bu durumun yankıları uzun süre devam etti.