29 Ekim 2018 Pazartesi

Süper Lig 10. Hafta Notları


BURSA - ALANYA


- Sakho'dan yoksun Bursa, Alanya'yı resmen domine etti. Maçın yıldızı Latovlevici oldu. İlk bakışta tuhaf gelebilir, normal. Bursa'nın kazanması bekleniyordu ama bunun sıkıcı bir maçın sonunda olması gerekiyordu. Stancu ve arkasındaki Burak - Tunay - Lato üçlüsüyle böyle bir oyun, iyi iş.

- Vagner Love Alanya'ya ilk geldiğinde gol atamadığı için onu bir hocaya okutmuşlardı. Şimdi buna benzer bir durum Papiss Cisse için gerek. Onun derdi gol atamamak değil, sahaya çıkamamak. Cisse'nin olmaması, Bobo'nun olması ve Alanya'nın kağıt üzerinde olmasa da fiilen 10 kişi oynaması demek. Bobo şu an 6 maç, 0 gol, 0 asist ve 0 umut. Cisse'nin sahadan bir dakika bile uzak kalmaması gerekiyor.

- Aybaba, takımı güzel çeviriyor, tebrik etmek lazım. Lato'dan maç çeviren oyuncu çıkardı, geçen sene bu zamanlar tribün protestosu yüzünden kariyeri bitse hayır demezdi. Bizim ligde açıkken vasat olup beke geçince kariyerini canlandıran Caner, Ömer, Eren Albayrak gibi örnekler vardı ama Latovlevici bunun tersini yaptı. Bu ne kadar sürer bilinmez ama şimdilik iyi iş çıkarıyor.

- Alanya'da tempo ve coşku eksik. İki yıldır ligin en eğlenceli takımlarındandı ama artık Love ve Akbaba yok. Cisse yokken Fernandes de etkili olamıyor, mutlaka bir alternatif plana ihtiyaçları var.

ERZURUM - KASIMPAŞA



- Bu maçın yıldızı, Arda Kardeşler ve VAR odası oldu. Biri muallak biri yanlış toplam iki penaltı ve birinin sonucu atılan Egemen. 60 yaşındaki insanlar bile teknolojiyi gayet güzel kullanıyor, bizim hakemler VAR'dan doğru karar veremiyor. Teknolojiyi kötü kullanımla kötüleyebilirsiniz ama engelleyemezsiniz, bunu birisi hakemlere söylemeli.

- Maç 1-1 bitti ama toplam 32 şut ve yüksek tempo vardı. Erzurum'un iç saha maçları ilginç şekilde güzel geçiyor ama sadece 4 puan alabildiler. Tempo, direnç tamam ama kalite sorunu olunca bir yerde tıkanıyorsunuz. Bu durum uzun sürünce de küme düşüyorsunuz zaten. Devre arası, geçmiş yıllardaki Vleminckx, Edinho, Gekas tarzı bir hamleye; yani iyi bir tecrübeli forvet takviyesine ihtiyaçları var. En elzemi bu.

- Diagne bir penaltı gol, diğerini tribüne attı. Kasımpaşa tam kadro çıkmasına rağmen Erzurum'un temposuna zaman zaman yanıt veremedi, onlar için en büyük soru işareti de bu. Bu maç özelinde bunu coğrafi şartlara yoralım ama lig sertleştikçe alternatifsiz kadro başlarına iş açabilir. Yine de beraberlik bu şartlarda iyidir, kaybetmemek de bir alışkanlık.

KONYA - BAŞAKŞEHİR


- Başakşehir, peş peşe ikinci maçını 1-0'la kazandı. Son 6 maçta 1 gol yediler ama son 5 maçta da 3 gol atabildiler. Emre yokken üretimde benzin ışığı yanıyor, havalar ve zemin biraz daha zorlaştığında rölanti fayda etmez, araç yolda kalabilir. Böyle sıkıntılı oyunlara ve skorlara rağmen lider olmaları da ligin ve üç büyüklerin özeti.

- Konya bu yıl ilk kez gol atamadı. Birkaç şans buldular ama Başakşehir kilidini açacak boyutta değil. Skubic hala 1 asistte, ona duyulan ihtiyaç; özellikle bu tip ciddi maçlarda daha da fazla. Yatabare - Jahovic ikilisine tekrar dönülmüşken, daha çok servis imkanı var. Bunu kullanmalı Konya.

ANTALYA - TRABZON


- "Doukara'sı olan düşmez." Geçen sezon devre arasında gelip 6 gol 6 asist yapmıştı, bu sezon da 4 gol 2 asist. 2018 model Gekas ama daha güçlüsü. Ceza sahası dışından da gol atabiliyormuş, bu hafta gördük. Emekli olsun burdan.

- Karaman'ın Yusuf - Olcay kenarlı 4-4-2'si, ciddi deplasmanlarda zorlanır demiştik. Yetenek güzel ama devamlılıkla dengesi bulununca. Antalya yine toptan kaçtı (%43) ama heyecan verici anların çoğu da onlardan geldi. Özellikle Yusuf bu kadar formsuzken iyi çıkan takımlara karşı Kucka yaması iyi olabilir. Sosa kanatta da oynayabilen bir oyun kurucu, bunu birileri söylemiş olmalı Trabzon'da.

- Antalya kimliğini oturttu artık, ters gelmeyecekleri takım neredeyse yok. Kenar katkısı olmadan iyi iş çıkarıyor Bülent Hoca. 10 haftada 17 puan yaptılar, böyle giderse ilk yarı sonunda rahata ermiş olurlar.

KAYSERİ - SİVAS


- Sivas topu (%58), Kayseri maçı aldı (2-0). Ertuğrul Sağlam son 5 maçtan 1 puan gelince dört stopere dönüp vidaları iyice sıktı, skoru almayı da başardı. Robinho, Kılınç ve Muhammet hiç alan bulamadı, Kayseri bir korner ve bir penaltıyla maçı aldı. Tam bir öğleden sonra kısır geçen Anadolu deplasmanı canlanmış olmalı gözünüzde. Çünkü maç öyleydi.

- Chery, penaltıdan da olsa saymaya devam ediyor. 4 gol oldu. Sezon başı takım daha üretkenken 10-15 arasına çıkar diyordum ama bu şartlarda 4 gol de 10 gol değerinde Kayseri için. Kurudular resmen.

- Robinho, Bursa maçını tek başına alınca bir illüzyon oldu ama destek şart. Tamam adam harika ama ligin sertliği, özellikle de deplasmanda buna her zaman izin vermez. Kone'nin sıkıntısı ne bilmiyorum ama Sivas onu arıyor, ileride biraz fiziksel dirence ihtiyaçları var. Douglas da hiç işlemedi bu maç.

MALATYA - GALATASARAY


- Galatasaray'ın maç kadrosu 19 kişiydi, 6'sı altyapıdan. Sakat olan 7 oyuncu da normalde ilk 11 çıkabilecek isimler. Hafiften Türkiye Kupası görünümüne döndüler mecburiyetten.

- Sağda Mariano - Linnes, ilk kez beraber oynadı. Etkili değildiler ama delinmediler. Klasik iki bek oyunu. Ama Linnes çıkıp Mariano beke geçine Malatya için yemek zamanı geldi. Ahmet - Mariano sağ savunmasının fazla dayanamayacağını bilmeyen yoktu sanırım, Linnes çıktıktan 10 dakika sonra balans tamamen bozuldu ve penaltı doğdu. Buna şaşıran olmamıştır.

- Ahmet Çalık napıyor? Gerçekten merakımdan soruyorum, yanlış anlaşılmasın. Zira futbolla pek ilişkisi yok. 18 yaşındaki Ozan sorumluluk alıyor, açıkları kapatıyor, her yere yetişmeye çalışıyor (penaltı da bunun sonucu) ama Ahmet'in tek yaptığı yer kaybetme ve hatalı paslar. Bir daha oynamaması hem kendisi hem de Galatasaray için en büyük iyilik olur. Gözden uzak olursa kiralanması kolaylaşabilir, oynadıkça batıyor.

- Terim, Ahmet'i alıp Donk'u ortaya alınca, o ana kadar işleyen tek yer olan tandemi de bozdu. Malzeme kısıtlı ama bu durum imkanlar ölçüsünde maksimumu yapmak için engel değil. Zaten karmakarışık olan takımı birlikte tutan tek çiviyi de sökmek pek akıllıca değildi. Kulübeden Celil veya Atalay hamlesi yapılabilirdi Belhanda yerine. Kulübedeki gençlerin herhangi birinin oyuna Ahmet'ten daha kötü etki etmesi imkansız. Hatta profesyonel futbolcu olmuş kimse bunu başaramaz. 

- Sinan bitmiş, tribün tepkisi üç vakte geri döner kendisi için.

- Malatya bildiğiniz gibi, yine kapandı ve Ahmet - Mariano ortaklığıyla da galibiyeti aldılar. Galatasaray'ın yeni deplasman fobisi hayırlı olsun.

FENERBAHÇE - ANKARAGÜCÜ 


- %7 gole çevirme oranı? 15. olmaya çok şaşırmamak gerek.

- 37 faul, 9 sarı kart ve bunların 7'si ikinci yarıda geldi. Özellikle ilk yarı Benzia'ya kartlık 3 faul yapıldı ama Hüseyin Göçek sadece faul verdi. Kendisi evde otursa böyle bir maçı izler miydi, sanmam. Peki bize niye izletti? Sistematik sertliğe dur diyin artık, yeter.

- Cocu gitti, beklenen son. Giderken de buralarda uzun süredir görmediğimiz taktiksel facialara imza attı. Başlangıçta sol ön Köybaşı ve üçlü savunmada Hasan Ali tercihi? Dakika 60, maç 0-1, işler dönebilir ama Sedat - Djedje orta alanı dikte ederken Jailson'u orada tek bıraktı. Çok forvetle çok gol atılır olayını 2005'te bitirmemiş miydik? Sonra maç koptu, penaltı + kırmızı kart, 0-2, protestolar ve nihayet 0-3. Nasıl derler, resmen çorap söküğü. 

- Devrim diye yola çıkıp Kocaman, Topal, Josef gibi sıkıcılığın imgesi olmuş profilleri özletmek çok trajik. Cocu gitti ama bu yapıyı kuran Comolli orada. Bir yanlış yapı daha kurmayacağının bir garantisi var mı? Eğer bu sefer yapıyı o kurmayacaksa orada durmasının bir anlamı var mı? Ali Koç, taraftara gereğinden fazla kulak verdi ve şimdi geri dönemiyor. Futbol sahası bambaşka bir yer.


AKHİSAR - GÖZTEPE


- Maçın başında Josue attı, kalan 87 dakika başka gol olmadı. AKhisar maç önü senaryo yazsa, en iyi ihtimal olarak bunu düşünürdü.

- Göztepe hiç geniş alan bulamadı, pozisyon için kalabalığı delmeleri gerekti ve bu da skorlarına direkt yansıdı. Akhisar, maçı son 15 dakikada koparabilirdi ama Lopes'e eşlik edecek oyuncu bulamadı.

- Sevilla hezimeti sonrası 4 değişiklik iyi etki yapmış ama kadro hala çok zayıf. Deplasmanda birkaç puan fena olmazdı. (5 maç 0 puan)

- Göztepe kazansa, averajla Beşiktaş'ın arkasında 5. sıraya çıkıyordu. Bu haftaki fikstürü düşününce, ilk 3'e kendilerini atmaları çok olasıydı. Avantaj kaçtı.


BEŞİKTAŞ - RİZE




- Pektemek, 3.5 yıl sonra ligde ilk 11 çıkıp biri topukla 2 gol attı. Neler oluyor hayatta.

- Genk maçı protestolarından sonra işler hassas bir noktaya gelebilirdi ama maçın gidişatı buna engel oldu. 4-1 güzel skor ama Rize 10 kişiyken bile oyuna ortaktı, daha organize pas yapıyordu. Rize 9 kişi kalınca bile Beşiktaş sadece sağdan Quaresma ile orta yapıyordu. O da 3 asistle bitirdi maçı. 

- Beşiktaş'ın oyununda 4 günde bir iyileşme olmamış. Başakşehir maçında Quaresma da yokken nasıl bir plan olacak bakalım.




HAFTANIN OLAYLARI


- Ligde artık yabancı hoca kalmadı. Sezon başlarken sadece Susic ve Cocu vardı, şimdi herkes yerli. Bu durum ne kadar iyi, futbol için ne kadar ilerletici düşünmek gerek. Yaklaşan yabancı sınırına önden hazırlık yapılıyor.

- Antalya ve Ankaragücü şu an 5 ve 6. sıraları almış durumda. Kendilerinden daha geniş imkanlı takımlara rağmen sonuç almanın bir yolunu bulmuş gözüküyorlar. Ligi ilginç kıldıkları kesin.

- Fenerbahçe'nin bu haftayı 17. kapatma riski var. Başkası olsa memlekette isyan çıkardı ama Ali Koç'un hatrına şu an isyan yok. Yine de süratle düzelme şart, burası Türkiye nihayetinde.

- Josue'nin golü. 


- Mustafa Pektemek.




11. HAFTAYA BAKIŞ




- Kışa giderken harareti artıracak bir hafta sonu geliyor. Arena'da Tudor ve Advocaat'lı maçtan sonra en tatsız derbi bu olabilirdi ama işler değişti. Cocu'nun gidişi, muhtemel yeni hoca, ihalenin artık oyuncularda olması takımı ateşleyebilir. Galatasaray'da 7 sakattan kaçının döneceği önemli ama Serdar, Fernando ve Onyekuru en acilleri. Selçuk ve Sinan'ın kulübenin en sonundaki koltuklara oturması ve Ahmet'in kulübeye dahi girmemesi gerekiyor.

- Son yıllarda Avcı, Güneş'i zorlanmadan alt ediyor. Emre yokken Başakşehir pıhtılaşmış bir oyun oynuyor ve Pepe dönerse bu sefer kilidi açmaları daha zor olabilir. Atiba'yla ikisi maçı belli bir derecede tutacaktır ama golü kim atacak merak konusu.

- Kasımpaşa - Antalya çok zevkli olur, cumartesi öğlen vakit geçirmek için çok ideal. Fenerbahçe kaybederse, Akhisar - Erzurum'un skoruna göre birisi üste çıkıyor. Alanya - Malatya, cuma iş çıkışı köprü trafiğini andırıyor. Ankaragücü - Kayseri maçında topa kim daha az sahip olmayı başaracak, bunu görmek istiyorum. Trabzon - Bursa ve Sivas - Konya maçlarında hiçbir skor şaşırtmaz ve Göztepe'nin bu hafta kazanması gerek.



8 Ekim 2018 Pazartesi

Süper Lig 8. Hafta Notları


KASIMPAŞA - GÖZTEPE 


- Beklenti boşa çıkmadı, haftanın en zevkli maçlarından biri oldu. Maç bittiğinde 10'u isabetli, toplam 31 şut vardı. Kasımpaşa topla sadece %35 oynayıp 3 gol attı, direkt oyunda başka bir seviye bu. Trezeguet ve Diagne'ye Eduok da eklenince bu oranlar geliyor, skor daha da artardı.

- Yasin'in golünü gördünüz mü? [1] Görmediyseniz görmelisiniz.

- Göztepe, ilginçtir, iki bekini zorunluluktan değiştirince oyunu ele aldı. Tayfur – Berkan çizgilere indi, Gouffran da önde etkiliydi. Sadece Kasımpaşa kadar atamadılar, pozisyon üretiminde pek aşağı kalır yanları yoktu.

- Kasımpaşa, Denizli’ye güzel bir merhaba dedi. Eduok – Diagne – Trezeguet böyle devam ederse gerisi de gelir, alan bulunca yakıcı bir tempoda hücum ediyor takım.

- Yasin 8 maç 5 gol. Benim nazarım bile işlemiyor adama, pes.



KAYSERİ – RİZE

- Sıkıcı geçebilecek bir maçtı, faullerin sertliği hafif bir meydan muharebesini andırdı. Karşılığı da iki direkt kırmızı kart (Rotman , Samudio) oldu.

- Kayseri bu maçı kazansa 7. sıraya çıkıyordu, 86’da o şutu çektirmemek gerek artık. 4 maçlık karanlık tünelden sonra bu maç ilaç olurdu, en fazla basit bir ağrı kesici olur şimdi.

- Rize bu maçta topu aldı (%60) ama Umar ve Samudio olmadan bununla ne yapacakları hakkında fazla bir fikirleri yoktu. 2 isabetli şutta 2 gol, geçen hafta da 3’te 3 yapıp maçı koparmışlardı. Verimlilikte destansı bir yüzde olsa da bu durum fazla gitmez. Oyunlarını ve hücumlarını çeşitlendirmeleri şart, bu şartlarda her zaman kazanamazsınız.

- Chery penaltıdan attı ama Samudio kırmızı gördü. Keşke oyun sertleşmeseydi de bu ikiliyi bütün maç izleyebilseydik.



 ERZURUM - ALANYA

- Bu maç 1-0’a kilitlenir dedik ama sonuç tersten oldu, Erzurum ilk galibiyetini aldı. Daha da farklı olurdu ama yine kadro kalitesi izin vermedi. Alanya’da Sackey olmayınca direnç, Papiss olmayınca da üretkenlik yok. Ayrıca Bobo bitmiş, gerçekten. Fernandes’e de vakit ve Papiss Cisse gerek.

- Yeni kurulan takımların lig ilerledikçe patladıkları bir maç olur, Erzurum için oyun açısından o bu maç olabilir. Eksik Alanya’ya karşı devamlı yüklendiler, yine acayip goller kaçtı, Özer şov yaptı ama yine de deplasmanda işleri çok zor. Böyle düşük yüzdeyle hücum edip ligde kalıcı olamazsınız.

BURSA – ANKARAGÜCÜ


- Sıkıcılık açısından yanıltmayan tek maç buydu sanırım. As kadrosu bile üretemeyen Bursa’da Furkan, Yusuf ve Badji yoktu; deplasmandaki Ankaragücü’nün üretimle arası zaten pek yok. Sonunda da Umut Meraş’ın sol açık oynarken 50 metreden gelen topta kafa golü attığı bir maç oldu.

- İki takımın pas yüzdeleri sırasıyla %71 ve %74’tü, kaleyi bulan toplam şut da 7. Tamam ligde kalite sıkıntısı var ama o kadar da değil. Bu rakamlar berbat. El Kabir yokken Mokhtar da 15. dakikada çıktı, Ankaragücü’nün çıkası varsa da çıkamadı o andan sonra.

- Cerci bu sefer de son 13 dakika oynadı. Milli arada minimum 45 dakikalık hale gelmezse Ankaragücü için ziller çalar. Gerçekten üretemiyorlar.

ANTALYA – GALATASARAY



- Dakika 84, maç 0-0, Galatasaray milyonlarca orta yapıyor ama gol yok. Son değişiklik olarak Rodrigues dışarı ve Donk oyunda; 10 dakika önce Onyekuru yerine girmiş Maicon’la çift santrfor oluyor. 86’da da Mariano maçtaki ikinci isabetli ortasında Donk kafa ve gol. [2] Haftanın değil, sezonun hikayelerinden olacak bir maç vardı Antalya’da.

- Antalya topla sadece %32 oynadı, sondaki yüklenmeleri olmasa bu oran %30’un altında kalacaktı. Sadece 1/6’le şut çektiler, bu kadar tek taraflı oynanmaz. Özellikle kendi sahasında bu kadar kontradan uzak kalmaları sürpriz oldu. Forvetsiz rakibin hızlı oyuncularına alan bırakmamak iyi plan ama bunu kontralarla beslemek lazımdı. Yine de sonuç alıyorlardı ama çift stoperden çift forvet olmasını hesap edemediler. Gerçi onu Türkiye’de o an sadece Terim düşündü ya neyse.

- Doukara çok yalnız kaldı. Yekta – Chico – Hakan sadece topun peşindeydi. Halbuki topu bilen ve verimli kullanabilen tecrübeli bir hat bu, oyunu en azından iki devrede onar dakika almasını beklersiniz. Badou – Fernando hattı kendi standartlarına ulaşınca tamamen pasifize oldular. Belhanda da orayı iyi destekledi, hakkını yemeyelim.

- Deplasmanda 500’ün üstünde isabetli pas, dış saha fobisi olduğu söylenen bir takım için gayet iyi bir seviye. Galatasaray’ın sorunu fobi değil, ilk golü yiyince paralize olması. Orta saha sıkılaştıkça bu durum da aşılır.

- Şampiyonluk gelirse, kliplerde kullanılacak ilk maç bu olur.

 YENİ MALATYA – SİVAS





- Bu maçta 8 şut olsa normal derdik; 8 gol oldu, bir penaltı kaçtı ve maç bittiğinde toplam ‘35’ şut çekilmişti. Ligin açık ara en çığrından çıkan maçı oldu. Şu tablo Kasımpaşa – Göztepe maçında bile fazla olabilirdi. İzleyenler bir doğa olayına tanıklık etti.

- Malatya’nın içinden canavar çıktı. %62 topla oynama, 8/23 şut, 3 dakikada 2-4’ten 4-4’e dönüş ve son 10 dakikada galibiyeti kaçırma. İnanılmaz, inanılmaz.

- Robinho ikişer ikişer saymaya devam ediyor. Hiçbir zaman aşırı skorer olmayıp burada kendini aşan kariyerli oyunculardan biri olmaya doğru gidiyor. Douglas atılana kadar Sivas’ı aldı götürdü, Muhammet oyundayken de Kone’li maçlara nazaran daha efektif görünüyor. Umarım milli arada ritmi bozulmaz.

- Malatya sanırım kendi rekorlarını kırdı, evrim geçirdi ama Boutaib yine gol atamadı. Şu an, ligde bu yıl ikinci maçına çıkan Eren Tozlu’yla aynı sayıda (1) golü var. Evet Eren de onu bu maçta attı, Boutaib atamadı. Gerçekten mucize bir takım ve forvet.

FENERBAHÇE - BAŞAKŞEHİR













- Stoper Reyes vasat, ön libero Reyes ise facia. Cocu ısrarla ikinciyi seçiyor. Jailson – Reyes ikilisi, Topal – Souza’nın sadece kötü bir kopyası. Fenerbahçeliler, aslından yaka silkiyordu; kopyasıyla ilgili hislerini siz düşünün.

- Bu salt savunmacı orta hatla Başakşehir’e karşı edilgen bir oyun tercihi vardı. Nitekim sadece koşması için oynatılan Frey ve sol çizgide Caicara – Visca’ya karşı enerjisiyle Eljif tercihi, bu planı başarılı kıldı. Yalnız bunu ligde sadece 3-4 takıma yapabilirsiniz. Topu size bırakan takımlara karşı sadece Slimani ve Frey’e top şişirmek sizi fazla uzağa götürmez. Cocu’nun başka planı yoksa, Aykut Kocaman boşuna gitmiş.

- Başakşehir’de net bir metal yorgunluğu var. Adebayor iki maçtır durum berabereyken 80’i görmeden çıkıyor. Orta sahada istasyon olma görevini biraz devretmesi gerek, enerjisi yetmiyor. Emre de yokken onun varlığı çok daha önemli Başakşehir için.

- Emre yerine İrfan olduğunda topun dolaşım hızı çok düşüyor. Sabırla top yaparken birden Visca – Elia / Kerim hattına atılan ters toplar Başakşehir’i çok tehlikeli kılıyordu. Şimdi bu durum yok, hatta Visca dışında hiçbir hücum planı yok. Bu yavaşlığın içinde onun deliciliği de bir yere kadar.

- Zirve yarışı için Başakşehir’de oyun hızı artmalı ancak yaşlı kadro ve sakatlık problemleri buna engel olacak gibi duruyor.

- Mert öyle bir maç çıkardı ki; Harun, Kameni ve Volkan’ın yeni kontratı bile tekrar hesaplanmıştır eminim. Kötü Bursa deneyimini arkada bırakmış, bu güzel haber.

- Fenerbahçe tekrar etken oyuna dönecekse, sahadaki yetenek toplamını artırması gerek. Aslında Ekici sağlıklı olsa, Eljif – Jailson – Ekici hattının önünde Benzia ve ileride de Soldado – Slimani’yle 4-3-1-2 denenebilir. Efektif kanat oyuncuları da yokken bu düzen enteresan sonuçlar verebilir. Elbette bu dizilişin en önemli unsuru bekler ama bunu ilk etapta iç sahada denemek için bir mahsur yok. Tabi bunu Cocu mu yeni hoca mı düşünecek, orası muamma.

AKHİSAR – TRABZON


- Maç 3-1 bitti ama ilk 2 gol frikik ve penaltıdan geldi. Ben daha çok bariz savunma hatalarından goller gelebilir diyordum, gidişat öyle olmadı. Yine de 4 gol iyidir.

- Sosa, Trabzon’daki ilk golünü çok acayip bir şekilde attı. [3] Daha geride oynarken oyuna daha konsantre sanırım.

- Trabzon deplasmanda orta sahada Sosa’lı 4-4-2 dizildi ama Akhisar’ın başlangıç düzeni, bunun bir dezavantaj olmasını engelledi. Yusuf ilk 11’e dönerse bunu sürdürmek zorlaşabilir. Skorlar iyiyken bu durum göze batmaz ama ilk kötü sonuçta yeni düzen arayışı şaşırtmaz.

- Seleznov oyuna 46’da girdi.O girene kadar Trabzon oyunu ve skoru almıştı, bu lüksü kaldırmaz bu takım. Galatasaray maçı zor denk gelir bir daha, o maçın etkisinden çıkmaları şart.

- Nwakaeme de Galatasaray maçında uçuyordu, sonra kayboldu. Transfer olduğunda istikrar problemi var denmişti, epey doğruymuş.

KONYA – BEŞİKTAŞ


- Konya maç 11’e 11 giderken çok doğru oynuyordu; penaltı + kırmızı ve 1-0’dan sonra oyunu tamamen Beşiktaş’a verdi. Bu haftanın ilginçliğine yakışır bir kapanış oldu.

- Skubic bu sezon 7 maç 0 gol 0 asistti, bu maç yaptığı bir bindirme 1 gol 1 asist gibi oldu. Vida’nın kırmızısında arkaya çok iyi sarktı ve pozisyonu yarattı. Konya için temel besin maddesi.

- Vida, Bayern maçından ders almamış; Caner de Konya’nın sağ çizgisinde Ömer Ali’den daha etkiliydi.

- Konya, maç 11’e 10’ken ısrarla hücum yapmadı ve Beşiktaş maçı 3 dakikada çevirdi. 2-1’de başlayan ve 2-2’de de süren Konya baskısı ise, demek ki yapılabiliyormuş dedirtti. Fofana ve Traore hamleleri daha erken yapılsa maç daha rahat geçebilirdi ev sahibi için. Çalımbay kaybetmediği için çok şanslı.

- Yatabare penaltı atmasın, atması teklif dahi edilmesin.



 

HAFTANIN OLAYLARI


- Malatya’daki 8 gol, Yasin ve Sosa’nın acayiplikleri çok iyiydi ama Antalya’da gördüğümüz deney bambaşkaydı. Deplasmanda Maicon – Donk’la çift forvet yapıp maç almak, olası bir şampiyonlukta en başta anlatılacak olaydır. Terim bu hafta herkesi şok etti. Bu hamle bir daha sonuç vermeyebilir ama gerektiği yerde ve ilk seferinde işe yaradı. Bu yeterli.

- Fenerbahçe – Başakşehir maçında VAR 5 dakika devre dışı kaldı, o arada da Elia’nın nizami golüne ofsayt verildi. VAR eğer maçlarda adalet için olacaksa, sistem devre dışıyken maç dursun. Planlar buna göre yapılıyor çünkü. Şimdi düşünün; bu senaryo kafa kafaya giden bir derbinin 85. dakikasında oluyor ve nizami gol ofsayt yüzünden verilmiyor, takım fark etmez. Orada ve maç sonrasında büyük olayların çıkmayacağını kim garanti edebilir? Hakemlerin soyunma odasına kilitlendiği, maç sırasında kafalarının yarılmasının normal karşılandığı bir yer burası. Gerçi ekrana bakıp yanlış karar veren hakemler oldukça VAR’ın ömrü az olacak gibi gözüküyor.



9. HAFTAYA BAKIŞ






-Milli ara sonrası Galatasaray, Kasımpaşa ve Trabzon içerde muhtemelen kazanır. Başakşehir oyun hızını artıramazsa Kayseri bir sürpriz yapabilir, Sivas’ta da Robinho Fenerbahçe’ye karşı. Cocu kalırsa bu defansif anlayış devam eder mi, yeni hoca gelirse ne tercih eder merak konusu.

- Rize içerde Samudio da yokken Konya’ya çözüm üretmek zorunda. Aşağıdan kurtulmak için iç sahada minimum kayıp şart. Alanya – Antalya 0-0 da bitebilir, Cisse ve Doukara ikişer tane de atabilir. Tamamen günlük şartlara bağlı o maç.

- Ankaragücü, Malatya’ya karşı bile oyunu kilitleyebilir (gerçi son maçtan sonra çok da mantıksız değil)

- Beşiktaş, bu hafta yanlış yaptığı ne varsa İzmir’de yapmamak zorunda. Geri düşerlerse 11 kişi bile çevirmekte zorlanacakları bir rakibe gidiyorlar. Göztepe oyun ritmini tutturdu ve yine öne geçerlerse Yasin’in adını daha da fazla duyabiliriz. Enteresan ama böyle.

- Avrupa Uluslar Ligi, baklava yanında turşu kadar alakasız bi durum. Liglerin devamlılığını baltalayan, oyuncu sağlığına ekstra risk teşkil eden gereksiz bir oluşum. Tez vakitte cayılmalı.



1 Ekim 2018 Pazartesi

Süper Lig 7. Hafta Notları


GALATASARAY - BB ERZURUM


- Akhisar sorası ve Porto öncesi en uygun maç bu olurdu sanırım Galatasaray için. Gerçi bu da zora girdi.
- Feghouli yaşıyormuş, bunu bilmek güzel. Oynamasına kendisinden çok Mariano’nun sevindiğine eminim, adam kendi standardına yaklaştı nihayet. Slogan belli, ‘no Sinan yes Mariano.’
- Duran top dışında öne geçememek nereye kadar? Eren ve Emre’nin de sakatlıklarıyla baskı ve incecilik daha da sınırlandı. Artık daha fiziksel, daha kontra günler geliyor gibi.
- Erzurum’un o kadroya rağmen hoca değiştirmesi müthiş absürt olay. Malzemeye oranla epey iyi oynatıyordu Mehmet Altıparmak. Bunlar yanlış şeyler.
- Porto maçında neler olur bilinmez. Göbekte Donk – Fernando fizikselliği ama önde Garry ve Henry hızı. Belhanda sanırım 1.5 yıldır ilk kez bu kadar önemli. Ndiaye, Eren ve Emre de yokken başka bir alternatif şansı bile yok.

ALANYA - AKHİSAR

- Alanya 4 maçtır kazanıyor. Papiss Cisse 4 maç 3 gol. Bobo’dan erken dönüş, ortaya Ceyhun ilavesi, kenarda da Efecan katkısı derken tam Mesut Bakkal takımı oldular. Efecan şu an 4 asistte, böyle giderse Haziran’da spor basınının yeni Akbaba’sı olur.
- Yalnız bu galibiyet serisinden önce bir maç daha kaybedilse Maniatis – Ceyhun – Sackey üçlüsüne Ayman da eklenecekti sanırım. Ziya Doğan, Alanya maçlarını bu üçlü için kaçırmaz.
- Seleznov döndü, Alanya 20 dakika 10 kişiydi ama Akhisar yine de çeviremedi maçı. Galatasaray’ın deplasman yetmezliği, Trabzon’dan sonra Akhisar’ı da makyajlamıştı, Alanya bir tas suyu çarptı yüzlerine. Yumlu – Caner tandeminin şimdiye dek takımı ligde tutması bile büyük olay. Yedekte de Dany var, C4 gibi ekip.

TRABZON - KASIMPAŞA


- Trabzon bu sene attığı kadar şanslı olacak demiştik. Pereira olmasa gerçekten Akhisar tadında savunmaları var. 2-0 geriye düştükten sonra kontradan farkın artmaması bunu kesinlikle örtmez.
- İç sahada baskı tamam ama deplasmanda Burak – Rodallega beraber, üstüne Yusuf ve Abdülkadir de varken nasıl olacak? Başka türlü de üretim süreklilik kazanmıyor, bu ikilem çok sürprizler yaratır Trabzon maçlarında. Burak veya Rodallega’dan birini bu formlarıyla kenarda oturtmak da ne bileyim, zor.
- Kasımpaşa, şu görüntüsüyle Hollanda Ligi’nde olur. Hücum olsun, tempo artsın, kontrol oyunu çöpe gitsin güzel de maç başına 16.3 şut geliyor kaleye. Ligde bu alanın en kötüsü Kasımpaşa. Son 3 maçta 10 gol boşuna yenmiyor haliyle. Kemal Özdeş orayı iyi toparlıyordu ama o malzemeyle en fazla bu puan olurdu. Savunmacı bir hoca gelip anlayışı kökten değiştirse de risk var, çok ciddi zar attı yönetim.

BEŞİKTAŞ - KAYSERİ


- Beşiktaş, Kayseri maçında 16 orta yaptı. Böyle bakınca normal geliyor ama bu rakam sezon ortalamasının yarısı. Atiba’nın sakatlıktan dönmüş 35 yaşındaki hali bile topu yere indirmeye yetti. Tabi bunda Caner’in olmaması da etkendi. Love da bu oyunda nispeten daha istekli ve etkili gözüktü. Düşünülenden yine epey uzak, orası ayrı.
- Ertuğrul Sağlam, Gökhan’ı her fırsatta geçen Bilal’i Medel’in karşısına neden aldı anlamadım. Kafa karıştırmak istedi ama kendi takımının bilinci gitti. Kayseri ikinci yarı hiç tehdit edemedi.
- Kayserispor, Fenerbahçe’yi yendikten sonra 4 maç 1 gol 1 puan, son 3 maçta da gol yok zaten. Baş aşağı düşüş için bu sefer ligin ikinci yarısını beklemediler, hakikaten istikrarsızlıkta nirvanadalar. Chery de asidi kaçmış kolaya döndü, yazık.
- Atiba Beşiktaş’ın hala en önemli oyuncusu. Sakatlıktan dinç döndü ama sezon sonuna kadar ne kadar istikrarlı gider bilinmez. Son iki sezonun sonlarında ciddi anlamda benzini bitmişti.

SİVAS -BURSA


- Sivas bu sene ilk kez gol yemedi, onda da ilk galibiyeti aldı. Galibiyetin bütün primi Robinho’ya verilebilir, haksızlık olmaz.
- Bursa, Stancu’dan Sakho’ya geçince üretkenliği artar dedik ama tek mevkiyle açıklanamayacak bir kısırlık var orada. Bir de Furkan’ı ikinci yarı kenardan getiriyor Aybaba. Maç sonu da kadro dışı bıraktı. Enteresan işler.
- Yusuf Erdoğan, 21. Dakikada oyuna girdi, maç sonu kadro dışı kaldı. Kariyerinin tek maçlık özeti.
- Maçta orta sahalar Medjani – Rybalka – Hakan / Aytaç – Badji – Saivet şeklindeydi. Gerçi Saivet 21’de çıktı ama anlayış değişmedi. Bu düğümü ve kargaşayı ancak Robinho’nun yeteneği çözerdi, öyle de oldu. Primi kesin hak ediyor ya.

GÖZTEPE - KONYA


- Duran top dışında açılmayacak maç, kornerden Jerome’nin kafasıyla açıldı. Öğleden sonra, yağışlı hava, iyi tribün derken İngiltere havası geldi ekrandan. Premier Lig değil de Championship diyelim, o da olumlu.
- Yasin şu an 7 maç, 4 gol 2 asist. Göztepe’nin 9 golünün 6’sında (%67) direkt etkisi var. Sezon sonu bir İstanbul seferi daha yapar mı diyordum, neyseki Aziz Yıldırım başta değil. Şaka bir yana tam seviyesini buldu, iyice gole oynamazsa iki kategoride de 10’u görebilir. Tam onluk ortam.
- Göztepe hafiften bir Ligue 1 takımı gibi. Atletik bekler, güçlü stoperler, hızlı kanatlar, önceliği savunma olan diri orta sahalar ve bu profile uygun, fena olmayan siyahi bir forvet. Öne geçtikleri her maçta çok ciddi şansları olur, son 3 maçta da bunu gördük. 9 puan.
- Skubic 7 maç 0 gol 0 asist! Konya’da kırmızı alarm için etli ekmek üretilmemesinden başka tek senaryo bu olabilir. Jahovic de kulübeye gelmişken tüm yük Yatabare ve Ömer Ali’de. Uzun vadede sürdürülemez durum bu.
- 2019’a giderken Selim Ay – Uğur Demirok tandemi de biraz tuhaf değil mi? Yabancı sınırı 5’e falan düşse hadi bi derece. Orada çok eksik Konya.
- Yabancı sınırı gelirse Ömer Ali en az 5 milyon Euro. Bu durum iyi mi kötü mü siz karar verin.     

RİZE - FENERBAHÇE


- Jailson – Topal ikili, bekler Hasan Ali ve Şener, Aatıf yine sahada. Devrim denen şey, son 2 sezondaki kötü filmlerin devam çekiminden başka bir şey değil şu ana kadar.
- Rize 12 dakikada 3 gol attı. İlkinde akan oyunda soldan Uslu kesti, arka direkte Muriqi vurdu. İkinci gol Aminu’nun 50 metrelik koşu ve tek vuruşluk kontrası, üçüncü de kornerde Samudio. Bu durum Rize’nin baskısından çok, Fenerbahçe defansının gol yeme repertuarı gibiydi. İkinci yarı farkın artmaması sürpriz oldu.
- Roman – Reyes, ligin en yumuşak ikilisi olabilir. Venlo’da iyi olurlar bak.
- Fenerbahçe’de defolar öyle çok ki, notlardan çok detaylı bir yazı gerek. Özetlemek gerekirse, maç 3-0’ken Topal ve Jailson hala beraberdi. Pozisyonları değişse de elbette etkileri değişmedi.
- Samudio cidden iyi adam. Kontraya yatkın gibi ama kornerde de vurdu kafayı, maç karnesi de 1 gol 1 asist. Okan Buruk’un elinde daha çok istatistik yapar böyle. (En son Chery’i böyle övdüm, sonu benzemesin)
-Aminu, Anadolu takımları için dünyanın en iyi kanat oyuncusu sanırım. Boldrin’i de giderayak iyi monte etti Üzülmez, organizasyon sıkıntısını bir nebze olsun çözmüş görünüyor. 
- Artık Hollandalı hoca gelmemesi için KHK çıkmasını bekliyorum.

BAŞAKŞEHİR - MALATYA


- Sahayı orta yuvarlağın etafından 10’ar metre açıp kesin, Başakşehir 150 puanla falan şampiyon olur. Neyse ki gol atmak için başka şeyler de gerekiyor.
- Maçta Başakşehir’in 6 isabetli şutu var, 3’ü stoperler Epureanu ve Da Costa’dan. Visca dışında hiçbir hücum planı yok sanırım burada. Her maç Sabri – Semih hattına göre plan yapılamaması ne kötü.
- Mina, 6 top çalma ve 12 uzaklaştırma. Tam 1. sınıf Anadolu takımı stoper performansı. Sadık’la beraber Adebayor’u tam da Başakşehir golü atıp baskıyı daim kılmışken oyundan aldırdılar. Rakamlardan öte bir iş.
- Boutaib bu sezon ilk golünü attı. Şu forvet hattıyla en üst ligde oynamak çok değişik bir tecrübe 
olmalı Malatya için. İzleyenler zaten hayatı sorguluyor.

ANKARAGÜCÜ - ANTALYA


- Ankaragücü, geçen haftaki mucize Erzurum maçının diyetini ödedi. Orada hiçbir şey oynamadan kazanmışlardı, bu sefer biraz oynadılar onda da Boffin izin vermedi.
- Antalya 7 maç 13 puan. Bülent Korkmaz’a batık bir kulüp, birkaç atletik oyuncu ve iyi bir kaleci lazımmış demek. İyi iş çıkarıyor sonunda.
- Doukara, Anadolu’dan emekli olur. Seneye bir Bursa yaparsa şaşırmam.
- %37 topla oynama, 6/12 şut ve galibiyet. Bu sezonki kartvizitini masaya bırakıp kazandı Antalya.
- Cerci, bu takımda oyuna 83’te girebiliyorsa ya 20 kg fazlası vardır ya da by-pass ameliyatından yeni çıkmıştır. Acilen forma girmesi lazım, El Kabir’in tek forvet olduğu takımda kendisi su gibi ihtiyaç

8. Hafta'ya bakış


- Cuma günü evdeyseniz üzülmeyin, Kasımpaşa – Göztepe maçı çoğu sulu biralı mekandan daha eğlenceli olur. Kontraya yatkın iki takım, erken golle çok lezzetli maç olur.
- Okan Buruk’a ilk iki rakibin kim olsun deseler aklına gelecekler arasında Fenerbahçe ve Kayseri de kesin olurdu. Yine kapanıp çıkabileceği bir maç, büyük takım galibiyeti sonrası gelen rehavet olmazsa Ertuğrul Sağlam’ın gidişini hazırlayabilirler. Chery’ye karşı Samudio, ikisi de gol atsın
- Cumartesi hava güzel gözüküyor, Bursa – Ankaragücü maçını izlemeniz için bir sebep yok. Erzurum – Alanya’yı da öyle, tam Mesut Bakkal’ın kilitleyip 1-0 alabileceği maç.
- Antalya, Galatasaray’ı yenerse lider. Bülent Korkmaz, Doukara, Boffin, Galatasaray’ın deplasman sendromu, Porto dönüşü, eksikler vs. Burada neler olacağını kestirebilen iyi fal bakıyordur kesin.
Malatya – Sivas = Bursa – Ankaragücü  .
- Akhisar – Trabzon; hangi tandem daha kötü, gözlemlemek için süper fırsat. İkisinde de çabuk çıkabilen adamlar var, savunmalar standart bile oynasa çok eğlenceli olur o maç.
- Beşiktaş, orta yapmayı tam zamanında bıraktı çünkü Konya ligin maç başına en çok hava topu alan ikinci takımı (24.1) Göbekte Selim – Uğur – Ali üçlüsünden ikisi varsa yerden oynamak zaten en mantıklı yol. Doğru planda kayıp yapmaları sürpriz olur.
- Pazar akşamı Kadıköy’den çıkacak skora göre spor kanallarındaki kırmızı bantlı yazıları çok merak ediyorum. Fenerbahçe kazanırsa pansuman olur ama beraberlikte bile kanserli görülen uzuv kesilir muhtemelen. Fenerbahçe ligde şu an top çalma ve top kesme konularında sondan ikinci sırada yer alıyor. Başakşehir’in nispeten az şutlu ama ligin en çok topa sahip olan oyunuyla kondisyonları nereye kadar yeter bilinmez.    

28 Eylül 2018 Cuma

Kilidi Sette de Açabilmeli


                          

       3-0’lık Akhisar bozgunundan sonra iç sahada lig sonuncusuyla oynamak, Galatasaray için en uygun senaryo gibiydi. Filmi zor da olsa hafif mutlu sonla bitirdiler.
      
        Aslında maç, Galatasaray için bütün dertleri halı altına süpürecek bir kurguyla başlamanın eşiğindeydi ancak Maicon 40. saniyede direğe takıldı. Ligde 1-0’dan sonrasını en iyi oynayan takım için bütün bir maçı önde götürmek, ligin en zayıf takımına karşı tarihi bir farkı da getirebilirdi. Bu, madalyonun aydınlık yanı; işin bir de karanlık yanı var.
       
         Eren as forvet olduğundan beri Galatasaray rakibi set oyununda açamıyor. Bu sezon kazanılan Ankaragücü, Alanya, Kasımpaşa maçlarında da ilk golü duran toplardan bulmuştu ev sahibi. Ligde akan oyundaki tek ilk gol, Göztepe maçında Onyekuru’nun kontrasıydı. Bu durum tesadüf değil. Kenar oyuncuları içeri girip pozisyona giriyor, Ndiaye ve Emre geriden destek veriyor ama önde stoperleri gerçekten bozacak, pozisyonlarını yeterince kaybettirecek bir forvetin eksikliği çok net. Erzurum gibi kalite eksikliğinin bağırdığı bir takıma bile dengeyi bozamadılar, bu hiç iyi sinyal değil. Garry, Henry hatta Ndiaye boş alana ihtiyaç duyuyor, alan için de Galatasaray’a ilk gol lazım. Kornerler her zaman imdada yetişmeyebilir.
        
           Emre sakatlanıp çıkınca geçen yıl şampiyon olunan Donk - Fernando emniyet kemerine dönüldü, fiziksel seviye arttı, Badou daha öne gitti. Önünde Sinan yerine Feghouli’yi gören Mariano da futbola dönünce baskı daha uzun soluklu oldu. Donk - Fernando’da alışılan donukluk, Donk’un daha öne oynamasıyla belli oranda aşıldı. Tempo ve pas hızının artmasıyla birlikte oyun iyice Erzurum sahasına yıkılmışken de Maicon kornerde çok zor açıdan golü yaptı. İzlendiği kadar kolay bir gol olmadığı kesin. Sonrasında Erzurum’un net tehlike olmasa da ‘acaba mı’ dedirten girişimleri oldu, onları da Serdar Aziz bitirdi.
       
           Porto öncesi olabilecek en iyi fikstürün avantajı kullanıldı. Rotasyonda Ömer ve Feghouli sırıtmadı, ligde yine kullanılırlar. Yalnız Rodrigues’te değişik bir ruh hali var, post-Yasin Öztekin sendromuna girmiş gibi. Sonu benzemesin.


           Alper Ulusoy, 2 metre önünde Rodrigues'in çekilerek indirilmesine devam dedi, bunu VAR'da izlemeye de gerek duymadı. Önceden hakemlerin hata yapmışlardır denilen kararlarının aslında hata değil, ego veya kasıttan olduğunu kamuoyu artık anlamıştır sanırım. Dünya Kupası'nda %99 isabetle uygulanan VAR, Türk hakemlerinin egosu ve futbolu bilmemesi yüzünden figürandan öteye geçemiyor. Yapılan yatırımlara yazık.
      
           Çarşamba günü Ndiaye de yokken Donk - Fernando’nun oyunu dondurmasına ve Linnes, Nagatomo, Onyekuru ve aklı yerinde Rodrigues’in hızına ihtiyaç var. Savunmaya yardımı ihmal etmeyen Henry ve Linnes sağ kanadı, Porto’nun en güçlü yanı olan sol kenarına karşı ideal ikili gibi. Beraberlik makul, galibiyet şahane olur ama en önemlisi ‘deplasman fobisi’ denen illüzyonun etkisine kapılmamak. O zaman yenilgi bile olsa daha sağlıklı açıklanabilir.

3 Eylül 2018 Pazartesi

Süper Lig İlk 4 Hafta Notları


                                                  
                                                            'Ben bu ligi yerim'


KASIMPAŞA

- Kasımpaşa, ligde 4 maçta 12 puan ve lider. Kemal Özdeş, 2016 sonbaharında Rıza Çalımbay’dan aldığı ve herkesin ‘düşer’ dediği takımı inanılmaz geliştirdi.
- Diagne’yi Üç Büyükler’den biri bulsa, ‘yeni Porto’ manşetleri atılırdı. 4 maç 6 gol. Trezeguet'le birlikte bir Anadolu takımı için büyük lüksler.
- Topa sadece %44 oranında sahipler ama oyunu çirkinleştirmiyorlar. 4 maçta gördükleri sarı kart da sadece 5.
- Yine 4 maçın 3’ünde gol yediler ama bunu çevirecek hücum potansiyeli olduğunu çok net gördük. Kenarlardan acayip geliyorlar.
- Özgür Çek, 4 asistle şu an ligin asist lideri. Böyle yerli oyuncu katkısı artık çok az bulunuyor azizim.
- Milli aradan sonraki Seyrantepe deplasmanı, haftanın en ilgi çekici maçı olacak. Yine Maicon - Ahmet Çalık olursa, Diagne 1 gol 1 asist diyorum ben.

GALATASARAY

- İyi bir giriş, görkemli bir gelişme ve bir anda çakılma. Galatasaray bu üç olayı 4 haftaya sığdırmayı başardı.
- Gomis'ten sonra forvet alınmaması çok iş açacak başlarına. Bunun ilk örneğini Trabzon'da gördük. Gerçi orada forvetten bağımsız bir çöküş vardı ya neyse. İkinci bir 6 Kasım'ın eşiğinden döndüler.
- Belhanda afedersin ama sen cins misin? Takım 2-0 mağlup, Trabzon baskı yapıyor, bu arkadaş da çat diye kırmızıyı görüp sırıtarak çıkıyor. Hakikaten problemleri var. 2023'e kadar kenarda otursun.
- Forlan'ın müridi olduk, cillop gibi grup dedik ama bir günde işler tersine döndü. Bu kadar uçlarda yaşayıp şampiyon falan olmak büyük olay.
- Yeni forvet hayırlı olsun, Onyekuru'yu bol bol ileride görürüz artık. Eren varken de en büyük gol tehlikeleri ondan geliyor zaten. En azından Feghouli'ye falan yer açılır.
- "Garry Rodrigues, acil servisten bekleniyorsunuz. Acil!"
- Fernando - Badou - Emre orta sahası, bu üçlüden biri ölmediği sürece bozulmaz artık. Donk ve Selçuk da ligde bazen ikame eder. 
- "Maicon - Ahmet Çalık ikilisini görünce dehşete kapılıyorum." Kulübede Daum olsa böyle derdi kesin. Serdar Aziz, vital bulguları stabil olduğu sürece 11 çıkar.
- Porto, Schalke ve Lokomotiv grubu çok cins oldu. Tam Hamza Hamzaoğlu dengesinde, mesela Schalke Porto'yu Moskova'da yenebilir. Şaşırtmaz.
- Takımın hızının artırılması lazım. Garry - Henry - Badou - Yuto hatta bunlara Linnes'i, çok zorlarsan Feghouli'yi de eklersen acayip seri takım olabilir. Tabi o ilk golü kim atacak, orası muamma.
- Lige verilen ara, en çok Galatasaray'ın işine gelecek. Şimdi sakinleşme fırsatları var ama dönüşte Kasımpaşa ve Lokomotiv maçları kazanılamazsa sıkıntı büyür. 

 BAŞAKŞEHİR

-Topa sahip olmayı seviyor. Takımın yaş ortalamasına uygun olarak rakip kovalamayı değil, topu korumayı seçiyorlar. %85 pas oranıyla ligin en iyisi. Pasların sadece %3'ünde orta yapılıyor. Topa koruyucu aile oluyolar resmen.
-Kenarların hücumdaki oranı %76. Ortayı topun yönünü değiştirmek için kullanıyorlar. Visca gerçekten özel adam. 4 maçta 1 gol 1 asist yaptı ama lig sonu double-double gelir yine. Sahadaki etkisi rakamlardan daha fazla.
-Antalya maçında denge kaosa karşı olacak. Bu sebeple bile izlenebilir o maç. Ayrıca Jojic nerede?

 KAYSERİSPOR

- 2017 devre arasından beri yaptıkları transferler muazzam. Geçen sezon Sumudica'nın kurduğu defans stabil. Ortaya Mensah, kenara yapılan Bilal hamleleri tam isabet. Önde de Umut olunca acayip diri takım oluyorlar.
- Chery acayip adam. Baya genç duruyor ama 30 yaşında olduğunu öğrenince bi şaşırıyor insan. Şu an 2 golde, ligdeki savunmaları da düşünürsek 15 golü bulmaması için bir sebep yok gibi.
- 4 maçta sadece 5 gol attılar ama ilk gollerini bu hafta yediler. Kadıköy'de 2 kere geriden gelip kazanmaları da sertliklerini bariz gösterdi. O statta üç sezondur 3 gol bulmaları çok acayip. Kadir Has'ta bu kadar rahat olmayabilirler.
- Varela ve Deniz birer asist yapmış sadece. Onların vites artırmasıyla Kayseri bu sezon Avrupa'yı zorlar. Tabi geçen sezonun ikinci yarısındaki saçma düşüş tekrarlamazsa.  

KONYASPOR

- 4 maç 8 gol. Alışıldık Konya imajının dışında rakamlar bunlar. Gerçi ilk iki maç 3'er tane attıktan sonra biraz duruldular.
- Yatabare 32 yaşında o fizikle çok ağır sakatlıktan döndü ve ilk 4 hafta rakamları 2 gol, 2 asist. En uçta Jahovic olabilir ama topu oraya götürüp bitirmede en etkili adam Mustapha şu an.
- Skubic şu ana kadar gol-asist üretemedi. O tekrar işe dönmezse Konya'nın tıkanması an meselesi. Rakiplerin Yatabare'yi sıkıştırması yakındır.
- Selim - Ali - Demirok stoper hattıyla ligi götürmek zor. Yenen 6 golün 4'ü duran toptan. Bir de maç başına ligde en çok hava topu alan (24.8) takım Konya. Bir de bu düşük olsa ne olacaktı kimbilir. Serkan yine ekstra bir sezon geçirmek zorunda.

TRABZONSPOR

- Her maçı içeride Galatasaray'la oynasalar şampiyon olabilirler. O maçlarda hırs ve istek dozajı atmosferden taşıyor. Milli ara olmasa o efor sonrası Alanya'da kazanamazlar derdim.
- Nwakaeme, Trabzon'un yeni Yattara'sı sanırım. Hızlı, güçlü ve pozisyon da bitirebiliyor. İstikrar sağlarsa büyük kazanç.
- Kucka - Sosa - Yusuf - Onazi orta sahası doğru kullanılırsa büyük imkan. Abdülkadir ve Anthony de skor yapabiliyor. Rodallega ne kadar destek alırsa o kadar yukarıda kalacaklar. Burak'ın dönüşünü yönetebilecekler mi merak ediyorum.
- Defans hattı büyük sorun. Galatasaray maçını saymazsak 3 maçta yenen 5 gol var. Zargo - Hosseini - Akbaş, yukarılar için yetersiz bir hat. Trabzon bu sene attığı kadar şanslı olacak.
- Milli aradan sonra dışarda Alanya, içerde Göztepe maçları var. Ligin en sorunlu iki takımını yenerse ciddi özgüven olur. Yoksa geçen sezonun tekrarını izleriz.

BEŞİKTAŞ

- Hakikaten Ljajic mi geldi? FIFA Ultimate oynayanlar gururlu, gözlerde iki damla yaş. Inter, Roma ve Torino etiketli adamı bu rakamlara getirmek büyük iş. Atar, attırır, zevk verir. Tabi doğru kullanılırsa.
- Beşiktaş maç başı 36 orta yapıyor. İkinci Erzurum'dan 10 fazla bu rakam. Hakikaten bu kadar tekdüze hücum edilmez. Tamam yandan çok etkili kesen adamlar var ama onlara topu demarkeyken vermezsen ortalardan istenen verimi alamazsın. Üstelik bu sefer içerde sihir yapan Talisca da yok.
- Vodafone'daki ilk yenilgi geldi. Bu durum yenilgisizlik baskısını götürmüştür artık. Yalnız o Antalya maçında tempo yerine acayip bi telaş, panik ve stres vardı. O yaş ortalamasında o tecrübede bir takım için çok şaşırtıcı olay.
- Gökhan,Pepe, Vida, Caner, Adriano, Medel, Tolgay, Oğuzhan, Quaresma, Babel ve Negredo'nun yaş ortalaması 31.4. Tolgay ve Oğuzhan'ı çıkarınca rakam daha da büyüyor. 2007 Milan'a özenilmiş gibi ama hatırlatalım, orada Kaka ve Pirlo gibi büyücüler daha genç sayılırdı. Ljajic cidden çok lazımmış buraya.
- Milli ara dönüşü içerde Malatya ve Sarpsborg maçlarında kayıp olmaz muhtemelen. Ama Ljajic girmesine rağmen 'orta-kafa-gol' oyunu devam ederse değil Ljajic Adem, Hz. Adem bile gelse kurtaramaz gibi.
-Karius iyi kaleci.

  MALATYASPOR

- Deplasmanda Göztepe ve içerde Fener galibiyetleri, sonra Kayseri beraberliği ve son maç içerde Konya mağlubiyeti. Malatya'nın ibresi tam aşağıyı gösteriyordu ki milli ara geldi. Zamanlama süper.
- Boutaib - Adem Büyük ikilisi, 4 maç 0 gol - 0 asist. Forveti böyle devam eden takım ligde kalamaz. Sertlik, savunma ve kontra atak bi yere kadar. Geçen seneki Aytaç-Azubuike-Murat üçlüsünü arayacaklar.
- Aleksic'i iyi bulmuşlar yalnız. Malatya için şu an kayısı kadar önemli. Onun 2 gol 1 asistlik desteği olmasa Erzurum'dan pek farkları kalmayacaktı.
- Aradan sonra Beşiktaş'a gidiyorlar. Sadık şimdiden yan ortalara kafa vurmaya başlasın.

ANTALYASPOR

- Sahi bi Dream Team (Nasri - Menez - Eto'o) vardı noldu ona? Ali Şafak Öztürk'ün PES oynar gibi takılıp bıraktığı enkazda boğuşuyorlar hala. Oradan kalan birkaç elle tutulur adam var neyseki.
- Beşiktaş'ı Vodafone'da ilk kez yenen onlar oldu. Bülent Korkmaz takımları genelde sıkıcıdır, bu sezon rollercoaster tadında maçları oluyor hocanın. Malzemeye göre oyun oynatıyor sonunda.
- Doukara kariyerinin sonuna kadar bu ligde ekmek yer. Anadolu takımı forvetini çiz deseler kendisi çıkar. Osmanlı geçen sene onu nasıl bıraktı hala anlamadım. Gerçi sonunda onlar düştü, Antalya kaldı. Çok da düşünmemek lazım.
- Celutska, Diego, Özmert, Yekta gibi veteranların yanına Doğukan, Bahadır, Harun gibi gençler geldi. Kulüpler krize girmeden böyle hamleler yapsa zaten krize girmeyecekler. 
- Konya'yı geriden gelip yakaladılar, Rize'yi 10 kişiyle uzatmalarda iki tane atıp yendiler. Antalya taraftarı bu sene tansiyon hastası olmazsa iyidir.
- Milli maçlardan sonra %56'yla topa sahip olan Başakşehir'e gidiyorlar. Antalya %43'le bu alanda lig sonuncusu. Orada da 'Chaos is a ladder' [1] taktiği tutar mı merak ediyorum.

ANKARAGÜCÜ

- Yabancı sınırı istedikten sonra Cerci, Heurtaux ve Dje Dje'yi transfer etti Ankaragücü. Üstelik ligde sınır 14'ken kadrosundaki toplam yabancı sayısı 15. Biraz omurga fena olmazdı.
- Lige yeni çıkan takımların izinden gidip, tecrübeli oyunculara yöneldiler. Doğru isimlerle kabul edilebilir bir politika bu. Bifouma - Mokhtar - El Kabir'le çok hızlı çıkma şansları var.
- 4 haftada 6 golün tamamı farklı oyunculardan geldi. Skorun yayılması güzel ama işler sıkışınca sorumluluk alacak biri gerekecek. El Kabir'e ne kadar güvenilir kestirmek zor. Cerci'nin form tutması lazım.
- Ara dönüşü içerde Selezynov'suz Akhisar ve  dışarda Erzurum maçları var. Bu sekansı kayıpsız geçmeleri lazım, sezon sonu çok lazım olur bu 6 puan.
- Ayrıca yabancı sayısı tamamen sınırsız olsun.

SİVASSPOR

- Sivas şu an ligde maç başı en çok topla oynayan dördüncü (%55), en çok şut çeken ikinci (17.8) takım. Buna rağmen sadece 3 gol attılar ve bu rakam sizi ligin en kötü 5 takımından biri yapıyor. Kone - Robinho orada mı? Üretemezseniz tepetaklak gidersiniz. İnanmayan dolar fiyatına baksın.
- Emre Kılınç geçen sezon 2 gol 6 asist yapmıştı. Bu sene iki kategoride de çift hanelere çıkmazsa Sivas'ın işi zor. Emre'nin üretimine feci halde ihtiyaç var. Bunu yaparsa zaten sene sonu İstanbul'a gelir. Hazır yabancı sınırı da diriliyor.
- Uğur Çiftçi'nin bekten sol stopere devşirilmesi ilginç. Tamer Tuna, daha ayağa oynayarak çıkan takım istiyor ama o malzemeyle zor. Geriden destek olabilecek Hakan Arslan da varken direkt oyuna dönmek daha mantıklı gibi. Eldeki malzeme buna daha uygun.
- Dönüşte içerdeki Erzurum maçını almaları lazım. Sonraki hafta Bülent hocamın Antalya deplasmanında işleri zor çünkü.

BURSASPOR

- Kenny Miller - Seba Pinto - Fernandao derken Bursa'da bir forvet kültürü oluşuyor gibiydi. Sonra Stancu gelince küme düşmenin eşiğinden falan döndüler. Neyseki şimdi Sakho geldi, bel sakatlığı nüksetmezse Bursa'yı ligde götürür.
- Geçen sene Le Guen gelince takım sertleşir gibi olmuştu ama üretemiyordu. Şimdi daha dengeli gibiler ama yine üretemiyorlar. 4 maç 3 gol. Badji - Aytaç - Saivet'le orta tamam gibi. Arkada da Chedjou sağlamsa geride oynayan takımlar için süperstardır. Faydasını görürler.
- Furkan Soyalp'i bu sene çok konuşabiliriz. Bursa bu kısırlığı aşacaksa, bunda 95 doğumlu oyuncunun da etkisi olacak. Gerçi Avrupa'da 23 yaşındaki oyuncular artık tecrübeli sınıfına giriyor ya neyse. Onu oynatmayanlar da var.
- Samet Aybaba, Bursa için şans. Özlüce'den yeni yetenekler çıktıkça Aybaba onlara formayı verir. Şimdiden Okan, Barış, Furkan, Ertuğrul ciddi süreler alıyor. Emre Taşdemir'in de tekrar sıçrama yapması için uygun bir yıl. Ben onun yerinde olsam Behich de gitmişken sol beke asılırdım.
- 3 maçlık beraberlik serisinden sonra artık kazanmaları lazım. Başakşehir öncesi Rize deplasmanında kazanmaları lazım. Sürpriz için ideal bir yer.

FENERBAHÇE

- 11 yeni transfer. 5 kaleci, 3 stoper, 3 forvet, sıkıntılı ikişer bek, üretemeyen kanatlar ve yaklaşık bir düzine orta saha oyuncusu. Bu kadroyu dizayn edenin ne düşündüğünü merak ediyorum. Tek elle tutulur taraf, yeni gelenlerin mevcut kadroya göre düşük olan yaşları.
- Mehmet Topal bu takımdan hayatta kesilmez. O veya Jailson garanti ama ikisi birden de fazla olur.  Reyes ön libero çıktı, Kayseri orta sahayı piknik rahatlığında geçti. Orada Roman bile fark ederdi ama Cocu tandemi bozmim dedi sanırım. Sonunda bütün takım bozuldu ya neyse.
- Fenerbahçe bu sezon bütün resmi maçlarda gol yedi. Ligde en çok topla oynayan ikinci takım (%57.4) ama toplam 4 gol var. Yani savunman ve hücumun aynı anda verimsiz. Topla oynamak dışında da şeyler var futbolda.
- Milli maç arasında Cocu kadroyu daraltıp ilk 11'i, hatta ilk 15-16'yı bulmak zorunda. Mevkiler şişti, ilk tercihler belli olsun ki şablonlar belirlensin. Yoksa fena malzeme yok ellerinde.
- Benzia'yı özel izlemek lazım. 23 yaşında Lille'den Türkiye'ye geliyor, yeteneklerini kullanırsa keyif verir. Slimani de fiziğiyle bu sene çok iş görür. Ne kadar besleneceği önemli nokta.
- Mehmet Ekici'ye yeni ayak mı takıldı? Temposunu bulmak için zorluyor, zorladıkça sakatlanıp tempo kaybediyor. Bir kısır döngüye saplanmış durumda. Sağlam olsa 8 numarada elini rahatlatırdı Cocu'nun.
- Topal (Jailson) - Elif - Benzia'nın önüne Ayew - Slimani - Barış en makul diziliş gibi duruyor. Ama Josef ve Giuliano'yu bir yerde arayacaklar, özellikle sert deplasmanlarda.
- Valbuena'ya hala yer bulunamadı. Aykut Kocaman maçları izlerken tebessüm ediyor mudur?
- 3 maçta 0 puan çok acayip. Konya ve Zagreb deplasmanları işin gidişatını belirler. Beşiktaş ve Galatasaray da bir daha aynı haftada zor puan bırakır.

GÖZTEPE

- Ligin atletik kapasitesi en yüksek takımlarından birisi Göztepe ama 4 maç 3 mağlubiyet, tek galibiyet de ilginçtir Fenerbahçe'ye karşı.
- Gassama, Traore, Poko, Halil, Yasin, Ghilas hatta Kadah. Tamam atletizm önemli de organizasyonu kim yapacak? Borges - Castro ikilisi hayati önemdeler. Biraz daha form tutamazlarsa işler çok karışır orda.
- Malatya maçında Sadık'ın kendi kalesine attığını saymazsak, Göztepe oyuncularının 4 maçta attığı gol sadece "1". O tek gol de Halil'in Fener maçında 35 metreden vurduğu top zaten. Bu kadar kısırlığı bu lig kaldırmaz.
- Ghilas - Deniz Kadah forvet hattıyla bir takımın kapanan bir rakibi açması imkansıza yakın. Bayram Bektaş en iyisi sabah akşam duran top idmanı yaptırsın. Başka türlü açamazlar rakibi.
- Lige çıktıkları sezon bir devre Jahovic, bir devre Demba Ba izleyen taraftarlar şimdi ne düşünüyor acaba?
- Dönüşte de içerde Kayseri maçı var. Kana Bıyık - Sapunaru duvarına karşı Deniz Kadah - Yasin Öztekin. Bilemiyorum Altan.

ALANYASPOR

- 2018 yılında forvetinizde Bobo mu var gerçekten? Hadi Djalma'yı anlarım, bu ligde her zaman ekmek yer ama forvet tercihi artık ligi nerede bitirdiğinizi belli ediyor. Ağır fail oldu burada Alanya.
- 4 maçta atılan gol 1, yenen gol 9. Onu da ön libero Maniatis attı zaten. Hadi Galatasaray istisnaydı diyelim(6-0), bu takım üretemiyor ki. Geçtiğimiz iki sezon Akbaba - Love ekseninde ve Jr. Fernandes'in katkısıyla çok eğlenceli geçiyordu Alanya maçları. Şimdi en ufak ışık yok.
- Alanya topla oynayamıyor. Topla oynama (%46.7) ve isabetli oynama (%74.1) konularında ligde sondan üçüncüler. İyi de bari kontraya çıkın. Atın Djalma ve Villafanez'e koşsunlar. Efecan'ı da göbekte kullanmak iyi seçenek olabilir. En azından atağa daha seri çıkarsın.
- Papiss Cisse umarım sağlamdır. Anadolu takımları için ideal bi yaşta (33) geldi. Alanya'da ikinci Love olur mu bilinmez, onu da Jr. Fernandes'in nasıl döneceği belirleyecek.
- İlk maç içerde Trabzon'la. Hosseini - Toure (Akbaş) tandemine de kontra yapamazlarsa geçmiş olsun.

RİZESPOR

- İlk maç Kasımpaşa'ya 2-0'dan 3-2, bu hafta da Antalya'da 1-0'dan 2-1 maç verdiler. İbrahim Üzülmez'i resmi olarak da 'deli' çıkaracaklar sanırım.
- Gökhan, Mehmet, Saadane, Robin, Samudio ve Muriqi geçen seneden kalma. İskeleti tamamen bozmamak güzel ama yeni yapı soru işareti. Umar - Musa ikilisi iyi parçalar aslında.
- Rize topla oynuyor (%52.5), şut çekiyor (12.5) ama attığı gol sadece 4. İnanılmaz pozisyonları harcıyorlar, bu bonkörlük size ceza olarak döner. Şimdiden 2 maçı verdiler böyle. Bu gidişle daha da verirler.
- Samudio iyi adam. Rize sene sonu nerde olur bilmiyorum ama Samudio bi süre daha ligde gözükür. Ceza sahasına girişi, rakibi zorlaması ve seriliği burda hep iş yapar. Hele kontraya yatkınsanız.
- Boldrin'i Kayseri'den almak fena hamle değil. Üzülmez, 10 numara istiyordu, Boldrin belli anlamda katkı verebilir bu konuda. Ama son vuruş yüzdesini artırmaları lazım, yoksa işleri zor.
- Dönüşte Bursa'yı yenemezlerse Üzülmez'in işi bırakması sürpriz olmaz.

AKHİSARSPOR

- Tam rehabilitasyon merkezi gibi takım. Ömer, Muğdat ve Soner aynı yaz İstanbul'a gitti. Yalnız yapı bozulmuş durumda, Seleznyov'un sırtında nereye kadar gidecekler belirsiz.
- Okan Buruk, defansif kanat/ofansif bek karışımını iyi yapmıştı. Bu sene Lopes sakatlanana kadar Vrsajevic'le iki sağ bek arkalı önlü oynarken şimdi buraya Güray geldi. Yetmez ama evet.
- Seleznyov olmayınca Manu forvete geçiyor ama o zaman etkinliği azalıyor. Seleznyov rakip savunmayla ara sıra boğuşup rahatlatıyordu takımı. Skoru bulamadığı her maç sıkıntı çekerler.
- Regattin fena ekleme değil. Aslında ileride Regattin - Larsson - Manu üçlüsü alternatif plan olabilir. Gerçi Soner'in ikamesi olan Josue bu hattı ne kadar besler, orası soru işareti.
- Caner - Yumlu stoper hattıyla bu kadar sene ligde kalmak, hatta kupalar almak büyük iş. Ama lig artık daha zor, devre arası buraya ekleme yapması lazım Akhisar'ın. 4 maç 7 gol kötü rakam.
- UEFA'daki rakipleri Krasnodar, Sevilla, Liege oldu. Sert takım da var, teknik takım da, ikisinden azar azar karışım olan da. Geçen iki sene Osmanlı ve Konya'nın yaşadığı sıkıntıları bu sene de Akhisar yaşar büyük ihtimal. Kadro çok dar.
- 4 maç 2 puan sıkıntı. Dönüşte Krasnodar öncesi Ankaragücü deplasmanı da kaybedilirse ipin ucu toparlanmaz. UEFA'ya kalmaktan kaçar yakın zamanda Anadolu takımları.

ERZURUMSPOR

- Gerçekten çok zayıf takım. Diğer 17 takım için de belli şeyler söylenir, ümit veren taraflar var ama Erzurum için maalesef. Daha çok erken ama pek ışık yok.
- Kadronun en iyisi Emrah Başsan. Tamam uğraşıyor, sorumluluk alıyor ama yetmez ki. O yüzden 4 maçta 1 puanla sonuncular şu an.
- Egemen Korkmaz 35'inde sahalara döndü. Aslında bunu gördükten sonra Emre Aşık'ın falan da dönmesini beklerdim. Şansları aynı gibiydi o sakatlıklardan sonra.  
- Erzurum'un pas yüzdesi %72.2. Feldkamp, Galatasaray'ın başındayken 'keşke takımımda 11 tane Servet olsa' demişti. Erzurum bunu başarmış gözüküyor.              
- Alınan yabancılar, kurulan kadro hiç ışık vermiyor. Bir an önce havalar soğuyup iklim hayattan bezdirecek kadar sertleşmeli Erzurum'da. En büyük avantajları bu olur.
- Kışın karlı zeminde turuncu topla gol atsınlar bol bol. Erzurum lige çıkınca bu görüntüyü hatırladım direkt.
- Mehmet Altıparmak'ın hakkını yemeyelim, katı oynatmıyor, hatta becerikli olsalar Beşiktaş'ı baya değişik yeneceklerdi. Ama takımlar oturup lig sıkılaşınca özellikle deplasmanda puan almaları çok ama çok zor.
- Milli aradan sonra Sivas'a gidiyorlar. Bu mevsimde Sivas'ın soğuğundan kaçmaya tek sevinmeyecek takım olabilirler.







[1] Game of Thrones dizisindeki fırsatçı ve işbirlikçi hain ‘Littlefinger’ın unutulmaz repliği. Kaos bir merdivendir, çıkmasını bilmeli der özetle.

Bu Blogda Ara