8 Ekim 2018 Pazartesi

Süper Lig 8. Hafta Notları


KASIMPAŞA - GÖZTEPE 


- Beklenti boşa çıkmadı, haftanın en zevkli maçlarından biri oldu. Maç bittiğinde 10'u isabetli, toplam 31 şut vardı. Kasımpaşa topla sadece %35 oynayıp 3 gol attı, direkt oyunda başka bir seviye bu. Trezeguet ve Diagne'ye Eduok da eklenince bu oranlar geliyor, skor daha da artardı.

- Yasin'in golünü gördünüz mü? [1] Görmediyseniz görmelisiniz.

- Göztepe, ilginçtir, iki bekini zorunluluktan değiştirince oyunu ele aldı. Tayfur – Berkan çizgilere indi, Gouffran da önde etkiliydi. Sadece Kasımpaşa kadar atamadılar, pozisyon üretiminde pek aşağı kalır yanları yoktu.

- Kasımpaşa, Denizli’ye güzel bir merhaba dedi. Eduok – Diagne – Trezeguet böyle devam ederse gerisi de gelir, alan bulunca yakıcı bir tempoda hücum ediyor takım.

- Yasin 8 maç 5 gol. Benim nazarım bile işlemiyor adama, pes.



KAYSERİ – RİZE

- Sıkıcı geçebilecek bir maçtı, faullerin sertliği hafif bir meydan muharebesini andırdı. Karşılığı da iki direkt kırmızı kart (Rotman , Samudio) oldu.

- Kayseri bu maçı kazansa 7. sıraya çıkıyordu, 86’da o şutu çektirmemek gerek artık. 4 maçlık karanlık tünelden sonra bu maç ilaç olurdu, en fazla basit bir ağrı kesici olur şimdi.

- Rize bu maçta topu aldı (%60) ama Umar ve Samudio olmadan bununla ne yapacakları hakkında fazla bir fikirleri yoktu. 2 isabetli şutta 2 gol, geçen hafta da 3’te 3 yapıp maçı koparmışlardı. Verimlilikte destansı bir yüzde olsa da bu durum fazla gitmez. Oyunlarını ve hücumlarını çeşitlendirmeleri şart, bu şartlarda her zaman kazanamazsınız.

- Chery penaltıdan attı ama Samudio kırmızı gördü. Keşke oyun sertleşmeseydi de bu ikiliyi bütün maç izleyebilseydik.



 ERZURUM - ALANYA

- Bu maç 1-0’a kilitlenir dedik ama sonuç tersten oldu, Erzurum ilk galibiyetini aldı. Daha da farklı olurdu ama yine kadro kalitesi izin vermedi. Alanya’da Sackey olmayınca direnç, Papiss olmayınca da üretkenlik yok. Ayrıca Bobo bitmiş, gerçekten. Fernandes’e de vakit ve Papiss Cisse gerek.

- Yeni kurulan takımların lig ilerledikçe patladıkları bir maç olur, Erzurum için oyun açısından o bu maç olabilir. Eksik Alanya’ya karşı devamlı yüklendiler, yine acayip goller kaçtı, Özer şov yaptı ama yine de deplasmanda işleri çok zor. Böyle düşük yüzdeyle hücum edip ligde kalıcı olamazsınız.

BURSA – ANKARAGÜCÜ


- Sıkıcılık açısından yanıltmayan tek maç buydu sanırım. As kadrosu bile üretemeyen Bursa’da Furkan, Yusuf ve Badji yoktu; deplasmandaki Ankaragücü’nün üretimle arası zaten pek yok. Sonunda da Umut Meraş’ın sol açık oynarken 50 metreden gelen topta kafa golü attığı bir maç oldu.

- İki takımın pas yüzdeleri sırasıyla %71 ve %74’tü, kaleyi bulan toplam şut da 7. Tamam ligde kalite sıkıntısı var ama o kadar da değil. Bu rakamlar berbat. El Kabir yokken Mokhtar da 15. dakikada çıktı, Ankaragücü’nün çıkası varsa da çıkamadı o andan sonra.

- Cerci bu sefer de son 13 dakika oynadı. Milli arada minimum 45 dakikalık hale gelmezse Ankaragücü için ziller çalar. Gerçekten üretemiyorlar.

ANTALYA – GALATASARAY



- Dakika 84, maç 0-0, Galatasaray milyonlarca orta yapıyor ama gol yok. Son değişiklik olarak Rodrigues dışarı ve Donk oyunda; 10 dakika önce Onyekuru yerine girmiş Maicon’la çift santrfor oluyor. 86’da da Mariano maçtaki ikinci isabetli ortasında Donk kafa ve gol. [2] Haftanın değil, sezonun hikayelerinden olacak bir maç vardı Antalya’da.

- Antalya topla sadece %32 oynadı, sondaki yüklenmeleri olmasa bu oran %30’un altında kalacaktı. Sadece 1/6’le şut çektiler, bu kadar tek taraflı oynanmaz. Özellikle kendi sahasında bu kadar kontradan uzak kalmaları sürpriz oldu. Forvetsiz rakibin hızlı oyuncularına alan bırakmamak iyi plan ama bunu kontralarla beslemek lazımdı. Yine de sonuç alıyorlardı ama çift stoperden çift forvet olmasını hesap edemediler. Gerçi onu Türkiye’de o an sadece Terim düşündü ya neyse.

- Doukara çok yalnız kaldı. Yekta – Chico – Hakan sadece topun peşindeydi. Halbuki topu bilen ve verimli kullanabilen tecrübeli bir hat bu, oyunu en azından iki devrede onar dakika almasını beklersiniz. Badou – Fernando hattı kendi standartlarına ulaşınca tamamen pasifize oldular. Belhanda da orayı iyi destekledi, hakkını yemeyelim.

- Deplasmanda 500’ün üstünde isabetli pas, dış saha fobisi olduğu söylenen bir takım için gayet iyi bir seviye. Galatasaray’ın sorunu fobi değil, ilk golü yiyince paralize olması. Orta saha sıkılaştıkça bu durum da aşılır.

- Şampiyonluk gelirse, kliplerde kullanılacak ilk maç bu olur.

 YENİ MALATYA – SİVAS





- Bu maçta 8 şut olsa normal derdik; 8 gol oldu, bir penaltı kaçtı ve maç bittiğinde toplam ‘35’ şut çekilmişti. Ligin açık ara en çığrından çıkan maçı oldu. Şu tablo Kasımpaşa – Göztepe maçında bile fazla olabilirdi. İzleyenler bir doğa olayına tanıklık etti.

- Malatya’nın içinden canavar çıktı. %62 topla oynama, 8/23 şut, 3 dakikada 2-4’ten 4-4’e dönüş ve son 10 dakikada galibiyeti kaçırma. İnanılmaz, inanılmaz.

- Robinho ikişer ikişer saymaya devam ediyor. Hiçbir zaman aşırı skorer olmayıp burada kendini aşan kariyerli oyunculardan biri olmaya doğru gidiyor. Douglas atılana kadar Sivas’ı aldı götürdü, Muhammet oyundayken de Kone’li maçlara nazaran daha efektif görünüyor. Umarım milli arada ritmi bozulmaz.

- Malatya sanırım kendi rekorlarını kırdı, evrim geçirdi ama Boutaib yine gol atamadı. Şu an, ligde bu yıl ikinci maçına çıkan Eren Tozlu’yla aynı sayıda (1) golü var. Evet Eren de onu bu maçta attı, Boutaib atamadı. Gerçekten mucize bir takım ve forvet.

FENERBAHÇE - BAŞAKŞEHİR













- Stoper Reyes vasat, ön libero Reyes ise facia. Cocu ısrarla ikinciyi seçiyor. Jailson – Reyes ikilisi, Topal – Souza’nın sadece kötü bir kopyası. Fenerbahçeliler, aslından yaka silkiyordu; kopyasıyla ilgili hislerini siz düşünün.

- Bu salt savunmacı orta hatla Başakşehir’e karşı edilgen bir oyun tercihi vardı. Nitekim sadece koşması için oynatılan Frey ve sol çizgide Caicara – Visca’ya karşı enerjisiyle Eljif tercihi, bu planı başarılı kıldı. Yalnız bunu ligde sadece 3-4 takıma yapabilirsiniz. Topu size bırakan takımlara karşı sadece Slimani ve Frey’e top şişirmek sizi fazla uzağa götürmez. Cocu’nun başka planı yoksa, Aykut Kocaman boşuna gitmiş.

- Başakşehir’de net bir metal yorgunluğu var. Adebayor iki maçtır durum berabereyken 80’i görmeden çıkıyor. Orta sahada istasyon olma görevini biraz devretmesi gerek, enerjisi yetmiyor. Emre de yokken onun varlığı çok daha önemli Başakşehir için.

- Emre yerine İrfan olduğunda topun dolaşım hızı çok düşüyor. Sabırla top yaparken birden Visca – Elia / Kerim hattına atılan ters toplar Başakşehir’i çok tehlikeli kılıyordu. Şimdi bu durum yok, hatta Visca dışında hiçbir hücum planı yok. Bu yavaşlığın içinde onun deliciliği de bir yere kadar.

- Zirve yarışı için Başakşehir’de oyun hızı artmalı ancak yaşlı kadro ve sakatlık problemleri buna engel olacak gibi duruyor.

- Mert öyle bir maç çıkardı ki; Harun, Kameni ve Volkan’ın yeni kontratı bile tekrar hesaplanmıştır eminim. Kötü Bursa deneyimini arkada bırakmış, bu güzel haber.

- Fenerbahçe tekrar etken oyuna dönecekse, sahadaki yetenek toplamını artırması gerek. Aslında Ekici sağlıklı olsa, Eljif – Jailson – Ekici hattının önünde Benzia ve ileride de Soldado – Slimani’yle 4-3-1-2 denenebilir. Efektif kanat oyuncuları da yokken bu düzen enteresan sonuçlar verebilir. Elbette bu dizilişin en önemli unsuru bekler ama bunu ilk etapta iç sahada denemek için bir mahsur yok. Tabi bunu Cocu mu yeni hoca mı düşünecek, orası muamma.

AKHİSAR – TRABZON


- Maç 3-1 bitti ama ilk 2 gol frikik ve penaltıdan geldi. Ben daha çok bariz savunma hatalarından goller gelebilir diyordum, gidişat öyle olmadı. Yine de 4 gol iyidir.

- Sosa, Trabzon’daki ilk golünü çok acayip bir şekilde attı. [3] Daha geride oynarken oyuna daha konsantre sanırım.

- Trabzon deplasmanda orta sahada Sosa’lı 4-4-2 dizildi ama Akhisar’ın başlangıç düzeni, bunun bir dezavantaj olmasını engelledi. Yusuf ilk 11’e dönerse bunu sürdürmek zorlaşabilir. Skorlar iyiyken bu durum göze batmaz ama ilk kötü sonuçta yeni düzen arayışı şaşırtmaz.

- Seleznov oyuna 46’da girdi.O girene kadar Trabzon oyunu ve skoru almıştı, bu lüksü kaldırmaz bu takım. Galatasaray maçı zor denk gelir bir daha, o maçın etkisinden çıkmaları şart.

- Nwakaeme de Galatasaray maçında uçuyordu, sonra kayboldu. Transfer olduğunda istikrar problemi var denmişti, epey doğruymuş.

KONYA – BEŞİKTAŞ


- Konya maç 11’e 11 giderken çok doğru oynuyordu; penaltı + kırmızı ve 1-0’dan sonra oyunu tamamen Beşiktaş’a verdi. Bu haftanın ilginçliğine yakışır bir kapanış oldu.

- Skubic bu sezon 7 maç 0 gol 0 asistti, bu maç yaptığı bir bindirme 1 gol 1 asist gibi oldu. Vida’nın kırmızısında arkaya çok iyi sarktı ve pozisyonu yarattı. Konya için temel besin maddesi.

- Vida, Bayern maçından ders almamış; Caner de Konya’nın sağ çizgisinde Ömer Ali’den daha etkiliydi.

- Konya, maç 11’e 10’ken ısrarla hücum yapmadı ve Beşiktaş maçı 3 dakikada çevirdi. 2-1’de başlayan ve 2-2’de de süren Konya baskısı ise, demek ki yapılabiliyormuş dedirtti. Fofana ve Traore hamleleri daha erken yapılsa maç daha rahat geçebilirdi ev sahibi için. Çalımbay kaybetmediği için çok şanslı.

- Yatabare penaltı atmasın, atması teklif dahi edilmesin.



 

HAFTANIN OLAYLARI


- Malatya’daki 8 gol, Yasin ve Sosa’nın acayiplikleri çok iyiydi ama Antalya’da gördüğümüz deney bambaşkaydı. Deplasmanda Maicon – Donk’la çift forvet yapıp maç almak, olası bir şampiyonlukta en başta anlatılacak olaydır. Terim bu hafta herkesi şok etti. Bu hamle bir daha sonuç vermeyebilir ama gerektiği yerde ve ilk seferinde işe yaradı. Bu yeterli.

- Fenerbahçe – Başakşehir maçında VAR 5 dakika devre dışı kaldı, o arada da Elia’nın nizami golüne ofsayt verildi. VAR eğer maçlarda adalet için olacaksa, sistem devre dışıyken maç dursun. Planlar buna göre yapılıyor çünkü. Şimdi düşünün; bu senaryo kafa kafaya giden bir derbinin 85. dakikasında oluyor ve nizami gol ofsayt yüzünden verilmiyor, takım fark etmez. Orada ve maç sonrasında büyük olayların çıkmayacağını kim garanti edebilir? Hakemlerin soyunma odasına kilitlendiği, maç sırasında kafalarının yarılmasının normal karşılandığı bir yer burası. Gerçi ekrana bakıp yanlış karar veren hakemler oldukça VAR’ın ömrü az olacak gibi gözüküyor.



9. HAFTAYA BAKIŞ






-Milli ara sonrası Galatasaray, Kasımpaşa ve Trabzon içerde muhtemelen kazanır. Başakşehir oyun hızını artıramazsa Kayseri bir sürpriz yapabilir, Sivas’ta da Robinho Fenerbahçe’ye karşı. Cocu kalırsa bu defansif anlayış devam eder mi, yeni hoca gelirse ne tercih eder merak konusu.

- Rize içerde Samudio da yokken Konya’ya çözüm üretmek zorunda. Aşağıdan kurtulmak için iç sahada minimum kayıp şart. Alanya – Antalya 0-0 da bitebilir, Cisse ve Doukara ikişer tane de atabilir. Tamamen günlük şartlara bağlı o maç.

- Ankaragücü, Malatya’ya karşı bile oyunu kilitleyebilir (gerçi son maçtan sonra çok da mantıksız değil)

- Beşiktaş, bu hafta yanlış yaptığı ne varsa İzmir’de yapmamak zorunda. Geri düşerlerse 11 kişi bile çevirmekte zorlanacakları bir rakibe gidiyorlar. Göztepe oyun ritmini tutturdu ve yine öne geçerlerse Yasin’in adını daha da fazla duyabiliriz. Enteresan ama böyle.

- Avrupa Uluslar Ligi, baklava yanında turşu kadar alakasız bi durum. Liglerin devamlılığını baltalayan, oyuncu sağlığına ekstra risk teşkil eden gereksiz bir oluşum. Tez vakitte cayılmalı.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara